20 Haziran 2022 Pazartesi

CHARLES DİCKENS "MÜŞTEREK DOSTUMUZ"

 #CharlesDickens 📚 #MüşterekDostumuz


Charles Dickens’ın 1864 ile 1865 yılları arasında tefrika edilen eseri Müşterek Dostumuz (Our Mutual Friend), yazarın tamamlayabildiği son romanıdır. Çok katmanlı, karışık bir kurguya sahip olan roman, paranın ve toplumsal sınıflaşmanın ortaya çıkardığı kargaşayı ele alır. Dönemin sorunlarını sert bir sekilde eleştiren yazar aynı zamanda mizahi bir uslup kullanarak yaptığı ironilerle okura düşünme payı da bırakır.

19. yüzyıl ortalarında emperyalist İngiliz toplumunun farklı kademelerini kapsayan bir vasiyetin çeşitli karakterlere sirayet eden etkilerinin aktarıldığı roman; Thames Nehri'nde düşen cesetleri toplama işi yapan bir ailenin sıradan bir günüyle başlarken, buradan zengin bir ailenin evinde gösterişli bir yemekte yaşananlara doğru uzanır. Dickens, romanı boyunca toplumsal katmanlarda gezinirken, birbirinden oldukça farklı dünyaları, karakterleri, dönemin kapitalizm başkenti Londra'da sınıflar arasındaki büyük uçurumu tasvir eder ve olaylar zincirinin bu farklı sınıflardaki insanların yollarının kesişmesine etki eden paranın gücünü vurgular.

Dickens romanlarında kötülerin eninde sonunda cezasını çektiği, iyilerinse yaşadığı tüm zorluklara rağmen nihayetinde kazandığı bir dünyayı romanlarına aksettirir ve trajik olaylar örgüsünü mutlu sonlarla noktalamıyı tercih eder. Yaşanan olaylardan çıkarılacak dersler okura birçok bakış açısı kazandır ve mutlu sonlar bile toplumsal sorunları, adaletsizlikleri eleştirmemize, sefahat ve sefalet ortamlarına bulunamayan çareleri göz ardı etmememiz gerekliliğine engel olmaz.








#altınıçizdiğimsatırlar 📚

* Kendi neslinin akil adamlarının pek iyi bildiği gibi, bu dünyada yapılacak tek şey varsa o da Hisse trafiği. Soyun sopun olmasın, yerleşik bir karakterin olmasın, kültürün olmasın, fikrin olmasın, görgün olmasın; Hissen olsun. Yönetim Kuruluna büyük harflerle adın yazılacak kadar Hissen olsun, gizemli işler için Londra'yla Paris arasında mekik doku, büyük adam ol. Nereden geliyor? Hisselerden. Nereye gidiyor? Hisselere. Zevkleri neler? Hisseler. İlkeleri neler? Hisseler. Onu Parlamentoya ne soktu? Hisseler. Hiçbir konuda başarı sağlayamamış, hiçbir şey bulmamış, hiçbir şey üretmemiş olabilir mi? Olsun, her şeyin cevabı belli: Hisseler. Ey, yüce Hisseler! O göz kamaştırıcı imgeleri yukarılara yerleştiren, biz küçük kemirgenleri, ban otu ya da esrarın etkisi altındaymışız gibi gece gündüz şöyle bağırtan: "Bizi kurtarın paramızdan, bizim yerimize saçın onu, alın bizi satın bizi, iflas ettirin bizi, sizden tek ricamız var, bu dünyanın güçleri arasında yerinizi alın ve kanımızı emin!

* Koca şehir, tekerleklerin boğuk sesiyle dolu, devasa bir hastayı sarmalayan bir buğu bulutundan ibaretti.

* Bayağı insanlar için gücün ( zeka ya da fazilet gücü olmadıkça) büyük cazibesi vardır.

* Hamlet kendi nabzının sağlıklı sesi için ne demişse ben de aynısını söyleyebilirim.

* Daima Britanya konuşuyor, bu iş için tutulmuş, Britanya çıkarlarını bütün dünyaya karşı koruyan Özel Bekçi gibi konuşuyor." Rusya'nın meramını anlıyoruz beyefendi, Fransa'nın ne istediğini biliyoruz, Amerika'nın ne işler karıştırdığını görüyoruz, ama İngiltere'nin ne olduğunu da biliyoruz. Bu bize yeter."