28 Şubat 2023 Salı

MİHAİL BULGAKOV "USTA İLE MARGARİTA"


#MihailBulgakov 📖 #UstaileMargarita

Mihail Afanasyeviç Bulgakov'un 1930'lu yıllarda kaleme aldığı romanı "Usta ile Margarita" 1966-67 yıllarında Sovyetler Birliği'nde tefrika olarak yayımlandı, Türkçedeki ilk çevirisi ise 1968'de yapıldı.

Toplumsal eleştiriyi fantastik bir kurgu üzerinden yapan "Usta ile Margarita", iki farklı zamanda, üç ayrı hikâyeyi anlatan katmanlı bir romandır. Tarih, ahlâk, ilâhî adalet, aşk, cesaret ve korkaklık kitabın katmanlarında önemli rol oynamaktadır. Yazar, toplum ve sistem eleştirisi yaparken evrensel iyi ve kötüyü eşeleyerek hicveder.

İki zamana ayrılan kitabın kurgu birincisinde, 1930’lar Moskova’sı, ikincisinde ise Pontius Pilatus’un valiliği altındaki eski Kudüs'de geçer ve bu bölümler kitabın ana karakterlerinden Usta’nın tamamlanmamış romanı olarak karşımıza çıkar. 

Moskova’da geçen hikâyenin dili ve uslûbuyla Kudüs’te geçen hikâyenin dili ve uslûbu birbirinden farklıdır; Pontius Pilatus’un yaşadıklarını anlatan kısım realist bir temel üzerine kuruluyken, Moskova’da yaşananlar fantastik temel üzerine kuruludur. 

Pontius Pilatus ve Usta 2000 yıllık bir zaman aralığıyla ele alınmaktadır. Kitabın girişinde başlayan Şeytan Woland’ın bütüne yayılan öyküsü ise bütün zaman ve uzam sınırlamalarından sıyrılarak Pilatus ile Usta arasında bağ kurarken son kısımda her üç alan da zamansız, uzamsız, fantastik bir kavramda buluşmaktadır. 

Usta ile Margarita 21. yüzyılın ikinci yarısında Güney Amerikalı birçok yazar tarafından örnekleri verilen, 'büyülü gerçekçilik' akımının öncüsüdür.









 #Altınıçizdiğimsatırlar 📝

* Geleceği neydi aslında? Her yıl, yüzlerce şiir yazmayı sürdürecekti gerçekten. İhtiyarlayıncaya kadar mı?; İhtiyarlayıncaya kadar; Bu şiirler ona ne sağlıyordu? Şan mı, ün mü?; "Ne saçma şey! Kendi kendini aldatma. Kötü şiir yazanlar asla şana, üne erişemezlerdi. Peki neden şiirlerim kötü? Gerçeği söyledi, gerçeğin ta kendisini!" diye haykırdı, kendine acımadan. "Yazdıklarımın tek kelimesine bile inanmıyorum!.." 

* İçinde birikenleri iyice boşaltmadan yeryüzündeki hiçbir gücün bir kalabalığı susturamayacağını, kalabalı­ğın kendiliğinden de susmayacağını bilerek bir süre bek­ledi.

* En önemli sözlerim şunlardı,” dedi tutuklu. “Bir kere, her iktidarın insanlar üzerinde baskı yaptığını be­lirttim, bir gün ne Caesar’ların ne başkalarının iktidarı kalır, dedim. İnsanoğlu, gerçeğin ve adaletin egemen ol­duğu bir düzene kavuşur; o zaman hiçbir iktidarın gereği kalmaz.”

* Evet, insanoğlu ölümlü," dedi. "Ama bu kadarla kalsa çok önemli değil. İşin kötüsü, insan hiç beklenmedik bir anda ölüyor. İşte işin püf noktası bu. Ve insan, akşama ne yapacağını bile bilecek durumda değil."

* - Tanrı yoksa, insan hayatını ve genellikle dünyadaki varlıkların düzenini yöneten kim?

- Her şeyi yöneten insandır.

- Bin yıl gibi çok gülünç bir süre için plan yapamazken ve kendi yarınını bile garanti edemezken, insanoğlu neyi, nasıl yönetebilir?

* Ülkemizde Tanrı'ya inanmamak kimseyi şaşırtmaz. Uzun süredir, bilinçli olarak halkımızın büyük çoğunluğu, bu türden masallara inanmayı bıraktı.

* Hayatı, onu böylesi olağanüstü olaylara hazırlamamıştı hiç.





18 Şubat 2023 Cumartesi

MİHAİL BULGAKOV "KÖPEK KALBİ"

  


#MihailBulgakov 📚 #KöpekKalbi

Mihail Bulgakov'un, Rus Devrimi'nin toplumsal sonuçlarını keskin bir dille hicvettiği romanı 'Köpek Kalbi' 1925'te yazılmasına rağmen sansüre takılıp ancak 1968’de ABD’de basılma imkanı bulmuş; Rusya'daki okurlarına ise 1987’de ulaşabilmiştir. 1988 yılında ise 'Sobache Serdtse' adıyla sinemaya uyarlanmıştır. 

Roman, bir proleterya tarafından üzerine sıcak su dökülmek suretiyle yaralanan, açlık ve soğukla mücadele eden bir sokak köpeği olan Şarik‘in yakarmasıyla başlar. Çektiği onca acıya rağmen hayatta kalma güdülerinin galip gelmesi doğrultusunda ölümden sıyrılmasını sağlayacak, içinde bulunduğu çaresiz durumdan çıkmasına yardım edecek bir kurtarıcı bekler. Ve bu kurtarıcı nihayet elinde yiyecekle Şarik'e gelir. Kurtarıcısına minnetini göstermek isteyen Şarik, adamın peşine takılır. Bu iyi yürekli kurtarıcı aslında denek arayışındaki bir bilim adamıdır. Şarik kurtarıcısının sıcak yuvasında yeni bir hayata başlar ve iyileşmesiyle bir ameliyat masasında bambaşka bir sürecin içine girer. Yazarın bu kurguda tasvir ettiği şey aslında Bolşevik Devrimi öncesi Rus toplumdur; yoksullukla mücadele etmelerine rağmen umutlarını yitimemeyen halka bir parça yiyecek ve sıcak bir yuva vaadiyle gelen ise Lenin'dir.

Şarik, ameliyat masasında oldukça kanlı bir mücadele verir. Doktor, köpeğe bir insanın hipofizini ve eril bezlerini nakleder. Ameliyatla beyin fonksiyonları ve cinsel dürtüleri aktarılsa da kalp hala köpek kalbidir ve Şarik tam anlamıyla insana dönüşemez. Bulgakov’un hicvinde ameliyat masası zorlu iç savaş ve devrim sürecidir, altyapısı hazır olmayan komünist sistemin dikte edilmesiyle toplumun buna tam olarak uyum sağlayamaması betimlenir. Zira Şarik, bir sokak köpeği ile bir suçlunun birleştirilmesi sonucu oluşmuş bir varlıktır ve burjuvaya ayak uyduramayışı doğal bir neticedir. İnsana dönüşme sürecinde konuşmaya başladığında söylediği ilk sözcükler argodur, Şarik'in sokaklarda sıkça duyup anlamadığı halde aklına kazımış küfürler ağzından yerli yersiz dökülmeye başlar. Ortaya çıkan bu varlık, profesörün fikirleriyle uyuşmaz. Yazar, Şarik’in insanlaşamama durumunu Rus halkının sosyalist rejim karşısında afallamasıyla bağdaştırır.

Cerrahla aynı evi, aynı sofrayı paylaşsa da ortaya çıkan ne insan ne hayvan olan bu "şey" burjuvanın keyfini kaçırmaktadır. Şarik, yozlaşmış sistemden faydalanarak yavaş yavaş statü sahibi de olur.

Romanın başında Şarik’e ikram edilen, bir insana verilmeyecek kadar kötü olan et, eserin yazıldığı dönemde, devletin görevlendirdiği dükkânlarda ucuz et satarak maddi durumu elverişli olmayan insanların ucuz et aldıklarını sanarak, kötü olan etlerden yemek zorunda bırakıldıklarına göndermedir. Romanda profesör, bu etin ne olduğunun farkında olup, onu yalnızca köpeğe aslında yazarın kurgunun arkasına gizlediği bir hicivle proletaryaya yedirilmesine dikkat çeker. Sokak köpeği, eve geldiğinde daha iyi etlerle besleniyor çünkü profesör yapacağı ameliyat için, köpeğin bünyesinin güçlü olmasını istiyor. Lenin devrim öncesinde, Rus halkının devrimi kabullenmesi amacıyla onları çeşitli vaatlerle kandırmış, az bir zamanda için de olsa iyi beslenmelerini sağlamıştır. 

Eserin sonlarındaysa, insana dönüşmüş bu köpeğin hâllerine kimse dayanamıyor ve profesör onu tekrar köpeğe dönüştürerek her şeyin yine eski hâline dönmesini sağlıyor. Buradan da Rus toplumunun devrimi iyi kavrayamaması ve yine eski hâllerine dönmesi eleştiriliyor.

Bulgakov, kurgusunun arkasına gizlediği hicviyle, Lenin ve dönemin toplumunu büyük bir ustalıkla eleştirerek hicvetmeyi başarır.


#altınıçizdiğimsatırlar 📝

* Yazgıma boyun eğip her şeyi tattım ve şimdi ağlıyorsam bu yalnızca çektiğim fiziksel acılar ve soğuk yüzünden, yoksa daha postu deldirmedim...

* Bütün umudunu yitirmişti. Yüreği öyle sızlıyor, acı içinde öyle kıvranıyor ve kendisini öyle yapayalnız, öylesine korkunç bir durumda hissediyordu ki gözlerinden küçük kabarcıklara benzeyen minicik gözyaşları fışkırıyor ve hemen oracıkta kuruyordu.

* Bu bir beyefendiydi. Yoksa siz paltosuna bakarak mı böyle bir karar verdiğmi düşünüyosunuz? Saçmalık. Artık ortalık paltodan geçilmiyor, birçok proleterin üzerinde de bunlardan var. Gerçi yakaları böyle değil, buna diyecek bir şeyim yok ama yine de bu mesafeden karıştırmak mümkün. Ancak iş gözlere gelince ister uzak olsun ister yakın yanılmazsın.ah, gözler çok şey anlatır. Tıpkı bir barometre gibi. Kim taş yürekli, kim ortada hiçbir neden yokken çizmesinin burnunu kaburgalarına geçirecek, kim her önüne gelenden korkar sana hepsini anlatır. 

* Belli ki bol bol yemiş ve çalmamış biri, durduk yere tekmeyi geçirmeye kalkmaz, hem kimseden de korkusu yok, açlık nedir bilmiyor çünkü. Fransız şövalyeleri gibi gösterişli, Fransızlar gibi yumuşacık, ağarmış bıyıkları ve keçi sakalı var; tam bir kafa emekçisi beyefendi.

* Şu hâlime bir bakın. Ölüyorum. Perişan hâldeyim. Kölelik ruhumuzda, alçaklık yazgımızda!

* Ölmek için henüz çok erken, umutsuzluk için gerçekten günah.

* Köpek sabrıyla hayata katlandığım için cennete gidiyorum. Kardeşlerim, zalimler, benden ne istediniz?

* Bir canlı varlıkla iletişim kurmanın tek yolu tatlı dildir. Hayvanlara karşı, hangi gelişim aşamasında olursa olsun, şiddete başvurarak hiçbir şey elde edemezsiniz. Hep söylediğim bu, bugün de söylüyorum, yarın da söylemeye devam edeceğim. Şiddetin yardımı olacağını düşünenler yanılıyor. Hayır, efendim, bin kere hayır, hiçbir işe yaramaz, hangisi olursa olsun; ister beyaz ister kızıl hatta isterse kahverengi! Bir kere şiddet sinir sistemini tamamen felç ediyor.

* Yemek ustalık isteyen bir şeydir. İnsan yemek yemesini bilmeli ama çoğu insan yemek yemekten habersiz. Yalnızca ne yiyeceğini bilmek de yeterli değil, aynı zamanda ne zaman ve nasıl yiyeceğini de bileceksin.

* Ben bir olgu, bir gözlem adamıyım. Asılsız varsayımların düşmanıyım.

* Diyelim ki sosyal devrim yapıldığından beri ısınmaya ihtiyaç yok. O halde soruyorum: Neden tüm bu hikâye başladığından beri mermer merdivenlerin üstündeki tüm kar botları ve pis çizmeler uçup gidiyor? Neden o zamandan beri çizmelerimizi kilit altında tutmak zorundayız? Kimse çalmasın diye başlarına asker mi dikelim yani? Neden ön merdivendeki halı toplandı? Yoksa Karl Marx merdivenlere halı sermeyi yasakladı mı?

* İki Tanrı'ya kulluk edemezsin. Aynı anda tramvay yolu süpürüp hem de İspanya'da ki baldırı çıplakların yazgısını kendine iş edinemezsin.

* Özgürlük dediğin şey ne ki? Bir duman, bir serap, bir hayal… Şu zavallı demokratların bir uydurması…

* Kimlik, dünyadaki en önemli şey.

* Saçma sapan konuşuyorsunuz ve insanı en çok çileden çıkartan da bütün bu saçmalıkları sanki tartışma götürmez şeylermiş gibi kendinizden çok emin olarak söylemeniz.

* "Sizdeki her şey de geçit törenindeymiş gibi, peçete şuraya, kravat buraya, yok 'affedersiniz', yok 'lütfen', 'merci'; doğal olan bir şey yok. Çarlık rejimindeymiş gibi kendinize eziyet ediyorsunuz."

* Spinoza'nın ya da herhangi bir yaratığın hipofiz bezini aşılayarak bir köpekten çok saygın biri yapabilirsiniz. İyi de bu kimin nesine lazım diye insanın aklına takılıyor. Söyler misiniz bana lütfen, sıradan bir kadın onu dilediği zaman doğurabilecekken, neden yapay bir şekilde Spinozalar üretmek gerekiyor. İşte, görüyorsunuz, Madam Lomonisova ünlü çocuğu Hologarı doğurmadı mı? İnsanlık kendiliğinden bu konuya hassasiyet gösteriyor ve evrimsel düzen içinde her yıl bıkıp usanmadan, bin bir çeşit, yığınla aşağılık adamın içinden ayırarak yer yuvarlağını süsleyen onlarca seçkin dâhi yaratıyor. 

* Altmış yaşındayım ve size tavsiyede bulunabilirim. Ne olursa olsun, asla kimseye karşı suç işlemeyin. Ömrünüzün sonuna kadar elinizi kirletmeden yaşayın.

* - İşte kediler ortada. Köpek kalpli bir adam.

- Hayır, hayır, siz büyük bir hata yapıyorsunuz, Tanrı aşkına, köpeğe iftira atmayın. Kediler geçici... Bu iki üç haftada halledilecek bir disiplin meselesi. Sizi temin ederim. Birkaç ay içinde onlara saldırmayı bırakır.

- Öyleyse neden şimdi bırakmıyor?

- Bu başlangıç, hipofiz bezi havada asılı durmuyor ya. Sonuç olarak bir köpek beynine aşılandı, alışması için zaman verin. Şu anda yalnızca köpeklere özgü kalıntılar sergiliyor; kedilere gelince bence yaptığı en iyi iş bu. Bir düşünsenize en korkunç yanı, bir köpeğin değil de bir insanın kalbini taşıması. Hem de doğada var olan en berbatlardan birinin!" 

* Sizin için gerçekten üzgünüm ama işi gücü var diye karşınıza ilk çıkanla gidemezsiniz... Kızım, bu yaptığınız olacak şey değil.

* Suç her zaman olduğu gibi olgunlaşıp bir taş gibi düştü.

*- Dairenizi arama ve sonuca göre tutuklama iznimiz var.

- Peki hangi gerekçeyle, öğrenebilir miyim?

- Moskova temizlik departmanına bağlı, Moskova kentinin başıboş hayvanlardan temizleme şube başkanı Şarikov'un öldürüldüğü gerekçesiyle.

- Hiçbir şey anlamıyorum, Şarikov da kim? Yoksa şu benim köpek mi... hani şu ameliyat ettiğim?

- Kusura bakmayın, Profesör ama köpekken değil insan olduktan sonra. Mesele bu.

- Yani, konuşmaya başladığı için mi? Bu onun insan olduğu anlamına gelmez ki. Gerçi bunun bir önemi yok. Şarik hayatta ve kimsenin de onu öldürmeye kalktığı falan yok. 

* Bilim henüz hayvanları insana dönüştürmenin bir yolunu bulamadı. İşte ben denedim ama gördüğünüz gibi başarılı olmadı. Evet, bir süre konuştu ama yine eski hâline dönmeye başladı. Atavizm!.



#KöpekKalbi 📖 #MihailBulgakov