3 Ocak 2024 Çarşamba

FRİEDRİCH NİETZSCHE "BÖYLE BUYURDU ZERDÜŞT"

 


#BöyleBuyurduZerdüşt 📖

Alman filozof Friedrich Nietzsche'nin insanın aşılması gereken bir varlık olduğu fikrini ortaya attığı kitabı "Böyle Buyurdu Zerdüşt"; 1883-1884 yılları arasında  'insan', 'Tanrı', 'ahlak' temalarına odaklanarak üç bölüm olarak yazdığı ve Batı'nın düşünce tarihine sistemli bir saldırı başlatmak için 1885’te dördüncü bir bölüm eklediği felsefi romanıdır.

Felsefi bir başyapıt olarak nitelendirilen eser geçmişteki filozofların ne öğretilerini sürdürmüş ne de üstüne koyarak devam ettirmemiştir, tüm öğretileri bir tarafa bırakmış kendi felsefi fikirlerini geliştirerek yeni bir kimlik belirlemiştir. Yazar bu romanı, Batı felsefesi geleneğinde alışılagelmişin dışında çıkarmış çok daha ötesine geçirmiştir.

Nietzsche, önemli gördüğü fikirlerini romanında kurgusal bir hikaye oluşturarak aktarmıştır. Metinde, Zerdüşt karakteriyle dine atıflarda bulunur ve bunu yaparken de sert bir dille basmakalıp pek çok fikri eleştirir. Kitabın kahramanı Zerdüşt karakterini yeni bir öğretiyle donatarak hedeflediği 'üstüninsan'a nasıl erişileceğinin yollarını aramış ve 'üstüninsan'la hayatın sonsuz yaşama doğru evrileceğini aktarmıştır. Zerdüşt inançlara, törelere, toplumsal değerlere bağlı kalanları eleştirir, kendi istemini kendi belirleyen ve  boyun eğmeyi reddeden insanları savunur. Yeni değerlerin üretilmesi için, var olan eski değerlerin hiçe sayılması gerektiğini ve yaratılan yeni değerlerinse tekrar tekrar kendini aşmak zorunda olduğunu, hiçbir değere bağlı kalınmadan 'Üstinsan'a doğru sürekli yol alınması gerektiğini savunur. Zerdüşt bir yol gösterici, öğretici olarak algılansa da kişilerin kendi düşüncelerini üretmesi gerekliliğini, kişinin 'Üstinsan'ı kendisinin var etmesi gerektiğini özellikle belirtir. Ermiş olarak nitelendirilen Zerdüşt karakteriyle kurgusal bir hikayeyi betimlerken sorular soruyor ve cevap niteliğinde alt başlıklarla açıklamalar yapıyor, aforizmalarla da kimi zaman cevaplar veriyor bazen de cevaplar arıyor. İnsanlığa kendisini aşması için hem yol gösteriyor hem de kendi yolunu insanın kendisinin bulmasını da salık veriyor. Böylece kendi yolundan gelinmesine de karşı çıktığını da anlatmaya çalışarak insanın özgürlüğünü koruması gerektiğini, kendi tercihlerini kendi iradesiyle yapmasını ikilem içinde bile vurguluyor.

Alman filozof Friedrich Nietzsche hem yaşadıkları olaylarla hem gözlem gücü hem düşünce dünyasının zenginliğiyle şekillenen fikirlerini insanlara kabul ettirme niyetiyle değil  aksine onların da sorgulanıp yeni fikirlere gebe olmasını amaçlayarak kaleme aldığı 'Böyle Buyurdu Zerdüşt' felsefenin gücünü edebi dille sunarak şiirselliğini de yansıtmayı başarmıştır.



#Altınıçizdigimsatırlar 📝

* "İnsan ne kadar zavallı," diye düşündü, "ne kadar çirkin ve hırıltılı ve ne kadar gizli bir utançla dolu.

* "Yaşamak niye? Her şey boş. Yaşamak saman dövmektir, ya şamak kendini ateşe vermek ve yine de ısınamamaktır."

Böylesi zamanı geçmiş lakırdılar hâlâ "bilgelik" sayılıyor, hatta eski ve küflü olduğu için daha çok saygı görüyor lar. Çürüme de asilleştiriyor.

Çocuklar böyle konuşabilirler, onlar kendilerini ateşten sakınırlar, yandıkları için. Bilgeliğin eski kitaplarında pek çok çocukluk var.

Sürekli "saman döven birisi, dövmeyi nasıl karalayabilir. Bunu yapan budalanın ağzını bağlamak gerekir.

Böyleleri sofraya oturur ve yanlarında hiçbir şey, hatta iyi bir iştahı bile getirmezler. Sonra da "Her şey boş," diye yakınırlar.

* İktidar hırsı: Büyük hor görünün, şehirlerin ve imparatorlukların yüzüne karşı "Çekil git!" diye vaaz veren korkunç öğretmeni, ta ki içinden bir ses "Kendim çekilip gideyim!" diye haykırana kadar.

* İktidar hırsı: İnsan, onun bakışının karşısında sürünür, eğilir, kullaşır ve yılan ve domuzdan bile daha aşağılaşır, ta ki içinden büyük bir hor görü haykırana kadar.

*İktidar hırsı: Her türlü çürümüşlüğü ve kofluğu yıkıp parçalayan deprem, süslenip püslenerek ayıbı örtülen mezarların üzerinden gürleyerek geçen cezalandırıcı, erken verilmiş cevapların arkasında yanıp sönen soru işareti.

*İktidar hırsı: En kibirli halklara koyulan kinci fren, her ata ve her gurura binen müphem erdemin aşağılanması.

* İktidar hırsı: Katı yüreklilerin en katılarının elindeki alev kırbacı, en gaddarların kendileri için sakladığı korkunç işkence, canlı ölülerin yakıldığı odun yığınının karanlık alevleri.

* Ebedi olan her şey bir sanıdır. Ve şairler çok fazla yalan söylerler.

*İnsan hep bir öğrenci olarak kalırsa, öğretmenine borcunu ödeyemez.

*Bin yılların yalnızca mantığı değil, çılgınlığı da içimizde kendini gösteriyor. Vâris olmanın tehlikeleri var.

Hâlâ adım adım tesadüf denilen devle savaşıyoruz ve tüm insanlık üzerinde şimdiye değin hâlâ aptallık, anlamsızlık hüküm sürdü.

*"Arayan insanın bizzat kendisi kolayca kaybolabilir. Her türlü yalnızlık kötüdür," der sürü. Ve sen uzun zaman sürünün parçasıydın.

*Sizin şölenlerinizi de sevmiyorum, çok fazla rol yapan oluyor; seyircilerin bile çoğu zaman oyuncu gibi davrandığını gördüm.

* Yükseklere çıkmak istiyorsanız, kendi bacaklarınızı kullanın! Kendinizi yükseklere taşıtmayın, başkalarının sırtına veya başlarının üstüne çıkmayın!

*"Neresi benim yurdum?' Hep bunu kendime soruyor ve arıyordum, arıyorum, fakat bulamadım. Ah ebedi Her Yer, ah ebedi Hiçbir Yer, ah ebedi Nafile!"

*Bir şeye son vermek, yeni bir mısra yazmaktan daha fazla cesaret gerektirir. Bunu bütün doktor ve şairler bilir.

* Hep aynıdır zayıf insanların tarzı, yollarında kaybolurlar ve sonunda da yorgunlukları "Ne diye bu yollara düştük ki? Hiçbir anlamı yok!" diye sorar.

Kulaklarına hoş gelir "Bu sıkıntıya değmez. Hiçbir şey arzulamayın!" diye vaaz edilmesi. Oysa bir kölelik vaazıdır bu.

* Bazıları bir avuç adaletlerinden gurur duyar ve onlar uğruna o kadar çok suç işlerler ki, dünya onların adaletsizlikleri içinde boğulur.

Ah, şu "Erdem" sözcüğü birisinin ağzına bu kadar mı yakışmaz! "Adilim" demeleri kulağa "Adiyim" diye çalınır.

*İdrak eden kişi şöyle der: Utanç, utanç, utanç, bundan ibarettir insanın tarihi.

*Neye benzediğini öğrenmek için, dostuna hiç uyurken baktın mı? Dostunun yüzü neye benzer acaba? Dostunun yüzü, kaba ve kusurlu bir aynada gördüğün kendi yüzündür.