1 Ağustos 2024 Perşembe

ORHAN PAMUK "CEVDET BEY VE OĞULLARI"


 #OrhanPamuk 📖 #CevdetBeyveOğulları

Cevdet Bey ve Oğulları, Orhan Pamuk'un 1982 yılında yayımlanan, tüccar bir ailenin 1905'ten 1970'e kadar yaşadıklarını ve hikayelerinin etrafında Türkiye Cumhuriyeti'nin toplumsal, ekonomik ve kültürel tarihinin de anlatıldığı ilk romanıdır.

Orhan Pamuk, Cevdet Bey ve Oğulları'nı yazmaya 1974 yılında başlamış ve 1978 yılında tamamlamıştır. 

Cevdet Bey ve Oğulları, 1979 yılında yayımlanmamış kitapların katılabildiği Milliyet Roman Armağanı'nı kazandı ve birincilik ödülünü Mehmet Eroğlu'yla (Issızlığın Ortasında) paylaştı.

Bir aile romanı olan Cevdet Bey ve Oğulları, Işıkçı Ailesi'nin hikâyesini anlatır. Işıkçı Ailesi ile birlikte, bu aile etrafında Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu, dönemin kültürel özellikleri, toplumun orta ve üst gelir sınıflarının dünya görüşleri, yaşam biçimleri, ev hâlleri, aşkları, sosyal ilişkileri, tüketim alışkanlıkları da yer alan kitap bu özelliğiyle 19. yüzyıl romanının özelliklerini taşıyan, klasik bir çağ romanı niteliklerini taşır, toplumun belirli bir tarih dilimi içindeki değişimin panomasını yansıtır.

Cevdet Bey ve Oğulları, Jön Türkler'den başlayarak cumhuriyetin 50. yılına kadar uzanan bir zaman zarfında İstanbul'un ve Türkiye'nin toplumsal, kültürel, ekonomik ve siyasî durumunu da betimler. Roman, bir yandan Türk edebiyatında ilk defa yüksek gelir sınıfına mensup, zengin bir burjuva ailesinin günlük hayatını, alışkanlıklarını, gelenek ve göreneklerini anlatırken, diğer yandan da 1930 ile 1970 yılları arasında, varlıklı kesimin yaşadığı Nişantaşı semtini, yine Türk edebiyatında ilk defa, içerden ve tarafsız bir bakışla tasvir eder.

Roman, Türkiye’nin modernleşme sürecini burjuva bir ailenin gözünden anlatmaktadır. 

Alaturkalık ve alafrangalık arasında yaşadıkları çelişkiler; düzen vegelişimle birlikte uğradıkları çeşitli hayal kırıklıklarıyla birlikte aktarılmıştır.

Cumhuriyetin kurulmasından sonra gerçekleştirilen ve sosyal hayata etkisi olan inkılaplar romanda söz konusu edilir. Işıkçı ailesinin bu süreçte yaşadıkları, üç kuşağın etrafında şekillenir. Sosyal yaşamdaki bu değişimlerin, aile ve kadınların üzerindeki etkisi de söz konusudur. Batılılaşan aile yapısı, Nişantaşı ve çevresindeki zengin aileler anlatılırken kadınların sosyal yaşam içindeki yerleri de ele alınmıştır. Romanda kadının evlilik hayatındaki yeri, çalışma hayatı içindeki konumu ve eğitimine dair dönemin yapısını sunan bilgilere yer verilmiştir.  Cumhuriyetin etkisiyle dönemin Türkiye'sinde kadının yeri vurgulanmıştır.

 Cevdet Bey'in ve oğullarının günümüze uzanan hikayesi bir anlamda Türkiye Cumhuriyeti'nin özel hayatının da hikayesedir. Kitap Thomas Mann'ı ilk romanı Buddenbrook'lardan esinlenerek kaleme alınmıştır.


#Altınıçizdiğimsatırlar 📝

*İnkılâp nedir düşünün. İnkılâp halkın hayrına olanları, halka rağmen, fakat halk için, halka getirmek işidir...
* "Burası Türkiye!” dedi. “Gerçeğin kendisiyle değil, kötü bir taklidiyle karşı karşıyayız!”
* “Ben devletin değil, memleketin iyiliğini istiyorum!” dedi.
“Biliyorum, biliyorum! Ama siz bunların birbirinden ayrılmadığını, üstelik devletin önde geldiğini bilmiyorsunuz!”
“Biliyorum, belki bu doğru olabilir, ama ben buna göre davranamıyorum!”
* Türkiye'de resim yapmak, insanın bağıra bağıra konuşması gereken bir ülkede dilsizliği seçmek gibi bir şey.
* Son zamanlarda, suçluluk duyan insanlar gibi, kendi hayatını başka hayatlarla karşılaştırdığını, nerede yanlış yaptığını bulmak ya da başka yanlışlar yapmamak için başka hayatlardan örnek alınması gereken sonuçlar çıkardığını, bunu da çoğu zaman farkında olmadan yaptığını biliyordu.
* Ben bu evin içinde huzursuzum... Sonra işimden de memnun değilim... Yeni bir hayat...
* "Ben ne olmak istemediğimi biliyorum, ama ne olmak istediğimi bilmiyorum!" diye düşündü.
* Beni böyle görüyorlar... İyi, saf, dürüst... İnsanın başka bir özelliği olmayınca başkaları ondan öyle söz eder: İyi insan.
* İdealizm iyi şeydir, ama bana kalırsa hayatta elle tutulur bir şey yapmak daha iyi bir şeydir!
* Zaman yavaş aksın istedi. Her şey yavaş yavaş değişsin, yeni eskiyi hoşgörüyle karşılasın, herkes çevreyi saran şu zamandan ve varlıktan hoşnut olsun, kimse kimseye fazla dikkat etmesin istedi.
* Doğru olan tek şey şu: Artık eskisi gibi olamam !