26 Ağustos 2020 Çarşamba

CHARLES DİCKENS ''OLİVER TWİST''

#CharlesDickens 📚

 



#OliverTwist  📖

19. yüzyıl İngiliz Edebiyatı'nın realist yazarlarından olan Charles Dickens aynı zamanda romantizm akımından da etkilenmiştir, eserlerinde yer verdiği kahramanları hayatın içinden seçmiş, yoksulların basit, burjuvanın yüzeysel yaşamlarını ustaca betimlemelerle işleyerek toplumsal sorunları irdelemiş ve sosyal konular üzerinde analizlerde bulunmuştur. Sanayi Devrimi sırasında çekilen acıları ve yoksulluğu gerçekçi bir bakışla anlatmıştır. 

Charles Dickens, Oliver Twist'te dönemin taşra ve kent yaşantısını, yoksulluğun insan ruhunda açtığı derin yaraları, etkileyici bir uslupla betimleyerek, iyiliğin mükâfatını, kötülüğün bedbahtlığa yol açışını keskin bir şekilde sunmuştur.

Roman dönemin fakirhanelerinin ve yetimhanelerinin içler acısı durumunu ve orada çalışanların yozlaşmışlığını gözler önüne serer, kurumların yetersizliği ve toplumsal kötülüklerin eleştirisi yapılarak, Londra'daki yaşam üstüne ayrıntılı bilgiler verir. Londra’nın köhne yerlerinin panomamasını sunan eser, suç bataklıklarının genel görünümü, sokak çocuklarının perişan halleri ve yankesicilerin korkunç hayatının portresidir.

Oliver Twist'de anlatıcı her şeyi bilen üçüncü tekil şahıstır. Olaylar ve kişilik analizlerini ironiyle anlatırken iyi karakterlere karşı sempatik, kötü karakterlere karşı alaycı bir dil sergiler ve toplumsal eleştiriye yönelir/yöneltir.

Romanın kötü karakteri olan "Yahudi" olarak da bahsedilen gözünü para bürümüş Fagin, antisemitizm eleştirilerine neden olmuştur. Oliver ise toplumda iyi olan her şeyi temsil eden baş karakterdir.

Oliver Twist, kötüyle iyinin savaşında kaybedenin kötüler olduğu ve kendi kötülükleri tarafından yok edildiğinin, iyilikseverliğin, güzel ahlakın ve erdemin, eninde sonunda mutluluk getirdiğinin ve ödülledirildiğinin altını çizer. Eser yokluk ve varsıllığın çatışmasından ziyade iyi ve kötünün muharebesi olarak nitelendirilebilir.



ALTINI ÇİZDİĞİM SATIRLAR 📝

* Oliver Twist, giyim -kuşamın ne derece önemli olduğunun öyle güzel bir örneğiydi ki! Şu âna kadar sırtındaki tek şey olan battaniyenin içinde, bir soylu çocuğu da olabilirdi, bir dilenci de! En burnubüyük bir yabancı bile onun soyunu sopunu belirlemekte güçlük çekerdi... Ama şimdi, hep aynı iş için kullanmaktan sararmış, eski basma giysilere sarılmıştı ya, damgalanıp etiketlenmiş oldu ve osaat toplumdaki yerine oturuverdi: Yoksullar evinin bir öksüzü... Bağışla büyüyecek olan çocuk... Karnı hiçbir zaman tam doymayacak, ömrü sille tokat yiyerek oradan oraya sürünmekle geçecek olan fazlalık, aşağı görülen bir yaratık ki, toplumca horlanacak ve kimseden güler yüz görmeyecek.

* Bu çatı altındaki çocukluk yıllarının karanlığını ne bir tatlı söz, ne de bir candan okşayış aydınlatmıştı.

* Doğaya ve insanlara bakıp bakıp da her şeyi karanlık ve karamsar gören insanlar haklıdır. Ne var ki bu karanlık ve karamsarlık onların kendi ruhlarının ve görüşlerinin rengini yansıtır. Gerçek renkler inceliklidir. Seçebilmek için daha açık bir görüş ister.

* Çevremizdekilere karşı davranışlarımızda dikkatli olmamız gerek. Çünkü her ölüm geride kalan bir avuç kimseye öyle düşünceler miras bırakır ki yapılabilecekken yapılmamış, unutulmuş, boşverilmiş şeyler... Onarılabilecek halde onarılmamış kırgınlıklar, giderilmemiş eksiklikler... İnsan için bunlardan daha acı bir düşünce olamaz! Hiçbir pişmanlık, iş işten geçtikten sonra duyulan pişmanlık kadar acı değildir. Kendimizi acıdan korumak istiyorsak bütün bunları vaktinde anımsayalım.

* Koca yeryüzünde yapayalnız olduğunu çocuk ilk kez kavradı ve bu duyguyla yüreği darlandı.






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder