14 Aralık 2022 Çarşamba

GEORGE ORWELL "1984"


#Bindokuzyüzseksendört  📝

#1984 

Bin Dokuz Yüz Seksen Dört (Özgün adı: Ninetten Eighty-Four), İngiliz yazar George Orwell'ın distopik ve politik romandır.

George Orwell kitabını 1948 yılında tamamlamış 1948’in son iki rakamının yerlerini değiştirerek kitabın adı 1984 olmuştur. Roman, 1984 yılında sinemaya uyarlanmıştır.

Ütopya " gerçekte olmayan tasarlanmış ideal toplum" anlamına gelmektedir. Ütopyada "suç" kavramı bile yoktur.  George Orwell'ın 1984 kitabı karşı ütopyadır, burada hislerden, düşüncelerden bile suçlanıp cezalandırılan bir kaos ortamı inşa edilmiştir, otoritenin baskısı ve ölümler vardır.

Yazar kitapta geçen "düşünce polisi" gibi kavramları literatüre kazandırmıştır ve Big Brother (Büyük Birader) kavramı günümüzde de sıklıkla kullanılmaktadır.

Romanın distopik dünyasında, totaliter bir yönetimde halkın hayatı manipüle edilmektedir. İnsanın her ortama adapte yetisi olduğunu fark eden kişiler toplumların yöneticisi olmayı başarıp kendi çıkarlarına göre düzenledikleri sistemin içinde olmayı diğer insanlara dayatıp onlara hükmetmeyi başarmışlardır, sistemin dışına çıkmaya yeltenenleri dışlayarak ve kendi çevresine dışlatarak onları sindirmiş, onların üzerlerinde hakimiyetlerini pekiştirmişlerdir. Ağır cezalara maruz kalan insanlar her şeye boyun eğmek zorunda kalmış, çoğu ne kadar kötü bir vaziyetin içerisinde kalırsa kalsın duruma alışarak her şeyi kanıksamaya başlayıp; açlıktan kıvranıp, gece gündüz çalışsa da iyi durumda olduğu düşündürülerek şükretmesi gerektiğine inandırılmıştır. Bu şekilde kitleler kontrol altına alınabilip bulunduğu durumun adaletsizlikle ilintili olduğunun bile farkına varmaları engellenmiştir.

Yevgeni Zamyatin'in "Biz" kitabından esinlenerek kaleme alınan George Orwell'ın 1984'ü "Tek Adam" kontrolünde, onun isteklerine göre tasarlanan bir hayat şekliyle yaşamaya mahkûm olan üstelik bunu uygulanan politikalala sevdirerek, duygu ve düşüncelerden arındırılıp kurduğu; savaşın, açlığın, ölümün kolgezdiği distopik dünya gerçek hayattan izler de taşımaktadır.


#altınıçizdiğimsatırlar 📝

* Bağlılık, düşünmemek demektir, düşünmeye gerek duymamak demektir. Bağlılık bilinçsizliktir.

* Önceki çağlarda, sınıf ayırımları yalnızca kaçınılmaz değil, aynı zamanda istenen bir şey olmuştu. Uygarlığın bedeli eşitsizlikle ödenmişti.

*Ne tuhaftır ki, yalnızca kendini dile getirme gücünü yitirmekle kalmamış, ne söylemek istediğini de unutmuş gibiydi.

* Birisi sizinle aynı fikirde değil diye onu yok edemezsiniz. Medeni ve erdem sahibi insanlar böyle yapmaz. Çok okuyan ve bilginin gücüne inanan her insan, sadece konuşma yolunu seçer. Sizden olmayanları yok etmek yerine, bilginin ve fikrin gücüyle, sizin gibi düşünmesini sağlamalısınız. 

* Bilinçleninceye kadar asla başkaldırmayacaklar, ama başkaldırmadıkça da bilinçlenemezler.

* Boş vakit ve güvenlik herkesçe paylaşıldığında, yoksulluğun serseme çevirdiği geniş kitleler okuryazar olacak, kendi başına düşünmeyi öğrenecek, o zaman da hiçbir işe yaramadığını sonunda fark ettiği ayrıcalıklı azınlığı ortadan kaldıracaktı. Hiyerarşik toplumun varlığı, uzun sürede, ancak yoksulluk ve cehalete yaslanarak sürebilirdi.

* Sorun, dünyanın gerçek zenginliğini artırmadan sanayinin çarklarının nasıl döndürüleceğiydi. Üretimin sürdürülmesi, ama ürünlerin dağıtılmaması gerekiyordu. Uygulamada bunu gerçekleştirmenin tek yolu da, savaşın sürekli kılınmasıydı.

Savaşın asıl yaptığı, yok etmektir; ama ille de insanları yok etmesi gerekmez, insan emeğinin ürünlerini de yok eder.

* İnsanın azınlıkta olması, tek kişilik bir azınlık olması bile, deli olduğu anlamına gelmiyordu. Bir doğru vardı, bir de doğru olmayan; doğruya sarıldığın zaman, tüm dünyayı karşına alsan bile, deli olmuyordun.

* İktidar bir araç değil, bir amaçtır. Kimse devrimi korumak için diktatörlük kurmaz; diktatörlük kurmak için devrim yapar. Zulmün amacı zulümdür. İşkencenin amacı işkencedir. İktidarın amacı iktidardır. 

* İnsan sevilmekten çok anlaşılmayı istiyordu belki de.

* Kimsenin düşüncelerini söylemeye cesaret edemediği bir devir gelmişti.

* Bazı şeyler geri gelmiyordu, insan bir daha geriye dönemiyordu. İnsanın içinde bir şeyler ölüyor, yanıp kül oluyordu.

* Akıllılık çoğunluğa bakılarak ölçülmez.

* Hiçbir yararı olmayacağını bile bile insan kalmanın çok önemli olduğunu düşünüyorsan, onları yendin demektir.

* Bizim gibi insanların asıl sorunu, hepimizin kaybedecek bir şeyleri olduğunu sanmamız.

* NASIL'ını anlıyorum: NEDEN'ini anlamıyorum..

* Aslında hiçbir şey yasadışı değildi, çünkü artık yasa diye bir şey yoktu.

* Kabul edelim: Yaşamlarımız sefil, yorucu ve kısa.

* "Düşünün. Çünkü henüz yasaklanmadı."








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder