31 Ocak 2023 Salı

MİHAİL BULGAKOV " GENÇ BİR DOKTORUN ANILARI"

 


#MihailBulgakov 📝 #Gençbirdoktorunanıları

'Genç Bir Doktorun Anıları' Rus yazar Mihail Bulgakov'un 1925–1926 yılları arası yazılıp, ilk olarak dönemin Rus tıp dergilerinde tefrika olarak yayımlanan ve daha sonra kitap haline getirilen kısa öykülerden oluşan romanıdır. 

Genç Bir Doktorun Anıları, yarı-otobiyografik bir eseridir. 1916-1918 yılları arasında Rus Devrimi denk gelen dönemde, yeni mezun genç bir doktor olan Bulgakov'un kişisel deneyimlerinden esinlenerek kaleme aldığı romanı bir gencin mesleğinde teorik bilgiden pratiğe geçişteki paniğini, ne yapacağını bilememe halini, yaşadığı sıkıntıları, göreve başladığı yerdeki insanlarla iletişimini, hayatın aksak yönleriyle, toplumun tuhaf yanlarıyla tanışma sürecini tüm çıplaklığıyla aktarmıştır. Yazar, okuru doktorla birlikte insanlara laf anlatıyor gibi, toyluktan silkinmeye çalışır gibi, hastaları muayene etmeye, ameliyatlara girmeye ortak oluyor gibi hissettirmeyi başarmıştır.

Roman, şehirden uzak yaşamak zorunda kalan aydının yalnızlığını, kırsal kesim insanının eğitimsizliğini, cehaleti ve bir doktorun deneyim oluğunundan akarak şekillenen duygu ve düşüncelerini, psikolojik evrelerini yalın bir şekilde anlatırken arka planında Rusya'daki değişimleri, dönemin ruhunu aktarır.

Kitap "A young doctor's notebook" adıyla bir mini-diziye uyarlanmıştır. Kara-komedi türünde yayınlanan mini dizide doktorun iki farklı çağı canlandırılmıştır.


#altınıçizdiğimsatırlar 📝

* * Eğer bir insan kuş uçmaz kervan geçmez köy yollarında at sırtında yolculuk yapmadıysa ona anlatacak bir şeyim yok, anlatsam da nasıl olsa anlamaz. Yolculuk yapana ise anımsatan ben olmak istemiyorum.

* Aklımdan Gözlük takmalıyım, yapmam gereken bu, diye geçiyordum. Ancak gözlüğe ihtiyacım yoktu, gözlerim sağlıklıydı ve berraklığı henüz hayat tecrübesiyle gölgelenmemişti. Ardı arkası kesilmeyen hoşgörülü, sevecen gülümsemeleri gözlük takarak savuşturma olanağı bulamayacağım için ben de saygı uyandıran özel bir yöntem geliştirmeye çabalıyordum. Ölçülü ve ağırbaşlı konuşmaya, fevri davranışlardan olabildiğince kaçınmaya, üniversiteyi yeni bitirmiş gençler gibi koşturmak yerine yürümeye çalışıyordum. Şimdi, geçen bunca yıldan sonra geriye dönüp baktığımda bütün bunların hiçbir işe yaramadığını görüyorum. 

* Akıllı insanlar mutluluğun tıpkı sağlık gibi olduğunu çok önceden gözlemlemişler; sahip olduğunda fark etmezsin ama yıllar geçince onu öyle ararsın, öyle ararsın ki!

* Saçma sapan, isterik bir mektup. Alanın başına migren sokacak türden...

* Ne kadar olağanüstü bir sesi var ve böylesine güzel, pırıl pırıl bir sesin bu kadar kötü yürekli birine bahsedilmiş olması ne kadar tuhaf.

* Evet, yozlaştım. Çok doğru. Ahlaki benliğim darmaduman olmaya başladı ama yine de çalışabilirim.

* Yalnızlık önemli, hatırı sayılır düşüncelerdir; kendi iç âlemine dalma, huzur, bilgeliktir...

* Kişiliğin yıkımı gerçek bir yıkımdır ama ben yine de bundan kaçınmak için çabalıyorum.

* Her davranışıma neden bir bahane bulmak zorundayım ki? Bu hayat değil, işkence!

* Hayır. Bir daha asla, uykuya dalarken bile, hiçbir şey beni şaşırtamaz diye böbürlene böbürlene mırıldanmayacağım.Hayır. Bir yıl geçti, bir yıl daha geçecek ve en az ilki kadar sürprizlerle dolu olacak... Öyleyse öğrenmenin sonu yok.

* İnsanın çektiği acılara henüz duyarsızlaşmamış ruhumun derinliklerinde bir yerlerde sıcak sözcükler arayıp buldum.

* Olgunlaştım, ne istediğini bilen, zaman zaman somurtkan biri olup çıktım.

* Hiç de fena bir doktor değilsin ama yine de kendine yanlış yol seçmişsin, Kesinlikle yazar olmalıymışsın, diye düşünmekten kendimi alıkoyamıyordum.

* Neden bırakmıyorsun peşimi, kader?! Neden yüz yıl önce doğmadım? Ya da daha iyisi:Yüz yıl sonra. Hem daha iyisi, keşke hiç doğmasaydım. Bugün biri şöyle dedi bana:"Torunlarınıza bir şeyler anlatacak olduğunuz için doğdunuz!" Amma saçma! Sanki tek hayalim, kocayınca torunlarıma duvarda nasıl asılı kaldığım gibi saçmalıkları anlatmakmış gibi! ......

Hem yalnızca torunlarım değil, çocuklarım da olmayacak benim.... 

* Yeterince saçmalıklar, delilikler yaptım. Bir yıl içinde Mayne Reid'in 10 cilt yazmasına yetecek kadar çok şey yaşadım. Ama ben bir Mayne Reid'in, Boussenard da değilim. Gırtlağıma kadar doluyum ve bitler yeterince kemirdi beni... Aydın olmak ille de budala olmayı gerektirmez...

Yeter artık!

Giderek yaklaşıyoruz denize! Denize! Denize!

....

Bundan böyle savaşlara lanet olsun, sonsuza kadar lanet olsun!




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder