11 Nisan 2020 Cumartesi

GOGOL '' ÖLÜ CANLAR''



Ölü Canlar, Nikolay Vasilyeviç Gogol'un ilk cildini 1842'de tamamladığı ve bitirilememiş romanıdır. Romanın konusunu kendisine Puşkin tarafından önerilmiştir. Gogol’u yaşamı süresince ‘İnsan Ruhu’ kavramı meşgul etmiştir. Gogol’e göre ruh, insanlığın başlama noktasıdır eğer İnsan ruhu pasifleştirirse ruhun ölümünü gerçekleştirmiş demektir. Gogol, Ölü Canlar'da ruhsal boyutu Dante’nin ‘İlahi Komedya’sındaki gibi Cehennemin yaratılmasıyla aktarmayı istemiştir. Ana karakter cehennemin en derinine indirmiştir. Romandaki birçok anıştırma Dante’nin tasvir ettiği cehennemi canlandırmaktadır. Gogol alegorilere, kinayelere sık sık başvurmuştur.
Yazar, ikinci ve üçüncü bölümleri çeşitli sebeplerle tamamlayamamıştır.
Eser, 19. asır Rus insanlarına Çarlık Rusya idaresi ve anlayışına bir eleştiri niteliği taşımaktadır; 19. Yüzyıl Rusya’sını yergiler ve betimler.
Romanın anlatımında kara mizah özelliği bunmaktadır. Roman, olayları gözleyen, izleyen takip eden ve betimleyen gözlemci bir bakış açısıyla anlatılmıştır.
Eser, Rusya’da köleliğin kaldırılmasından önce toprak sahiplerinin çalıştırdıkları köylü sayısı kadar vergi ödemek zorunda oldukları gibi devletten para da alabilmelerine olanak tanıyan bir yasanın açığından faydalanarak ölmüş köleleri satın alarak devletten para sızdıran bir sahtekârı ve yaşadıklarını anlatmaktadır. Ölülerin üzerinden devletten para sızdıran bu sahtekâr ne kadar çok ölü köle satın alırsa o kadar çok para kazanmaktadır. Bunun için olabildiğince çok toprak sahibinin yanına gitmekte, onlara kendini muhim biri gibi tanıtmakta, bu sayede de onların ikram ve saygılarına mazhar olmaktadır.
Gogol, Rus köylüsünün acıklı hayatını, karakterlerin kişiliğini ince bir mizahi yergi ile anlatmıştır. Eserin sahtekâr kahramanı Cicikov, ve diğer sahtekarlıkları Rus yasalarında var olan kölelik sistemi ve sosyal yaşamından esinlenilerek kurgulanmıştır. Nikolay Vasilyeviç Gogol, ülkesindeki gündelik yaşamı, sosyal tabakalar arasındaki uçurumları, yaşam standartlarında görülen adaletsizlikleri, feodaller, sıradan köylüler ve kölelerin yaşamlarındaki tezatları, yasalardaki boşlukları realist bir yaklaşımla dönemin panaromasını başarıyla ortaya koymuştur. 
Romandaki olaylar zinciri ana karakter Chichikov’un ölü canları toplarken her bir bölümde farklı bir ortam, farklı insanlar ve karakterler ile sohbetlerini, o insanların yaşama biçimlerini, hayata bakışlarını bir bir ortaya koyacak bir düzen içinde izlemektedir. Romandaki kişiler, tavırları, huyları, düşünceleri, yaşamları gibi pek çok detayı bizlere sunarken kendi çağını ve insanlarını tüm ayrıntıları ile yansıtmaktadır.

ALTINI ÇİZDİĞİM SATIRLAR 📝

* İnsanın herşeyden bezmesi modern bir hastalıktır.

* Korku çok hızla yayılır ve vebadan daha yıkıcıdır.

* Hayat nedir ? Kederle dolu bir vadi.
Dünya nedir ? Hissiz insan kalabalığı.

* Sessiz, sakin köy yaşamına ilişkin hayalleri gitgide soluklaştı, kent ve onun gürültülü yaşamı daha bir canlı, ışıltılı niteliğe büründü. Ah, hayat!

* "Siz de görüyorsunuz: Düşmanlıklarla, hainliklerle, insanı baştan çıkaran şeylerle dolu bir dünya bu."

* "Çocukluk çağlarımız değil midir en kıskanılacak yaşlarımız: Ne gelecek derdi ne başka herhangi bir tasa, üzüntü!.."

* "İnsanı kanatlandıran, ilerlemesini, gelişmesini sağlayan sanat gibi, kültür, eğitim gibi yücelikleri asla kavrayamıyorlardı."

* "Yokluğum hiç kimseye ve hiçbir şeye bir zarar vermez. Çıkayım en iyisi şu yolculuğa."

* "Dünyayı görmek, insanları tanımak bildiğiniz gibi canlı bir kitap, ikinci bir bilim yerine geçer."

* "Bağışlayın ama ben yine de nasıl olup da sıkılabildiğinizi anlayamıyorum. Zira öyle çok şey var ki sıkılmanızı önleyecek!.."

* "İnsanın bir hedefi varsa, önüne ardına bakmadan hedefin üstüne üstüne yürümesi gerekmez mi? O anda kim ne demiş, bakılmaz ki!"

* "Denizde kum, insanda tutku! Üstelik hiçbiri birbirine benzemez! İyisi kötüsü, sıradanı soylusu, başlangıçta hepsi insana boyun eğer gibidir, ama sonra zorbaca ona boyun eğdirir, onun hâkimi olurlar."

* "Ancak unutmamak gerekir ki günümüzde artık rüşvet diye bir şey kalmamıştır: Bütün yöneticiler, amirler son derece soylu, temiz insanlar çok şükür..."

* ... önüne kar yığılı bir pencerenin soğuk, bulanık görüntüsünü andırıyordu hayat.

* Nasıl da tuhaf, gönül çelen, insanı alıp götüren harika bir sözcüktür şu yol sözcüğü!.. Ve yol denen şeyin kendisi, nasıl da büyüleyici, göz kamaştırıcıdır!



GOGOL
Nikolay Gogol, 31 Mart 1809 tarihinde Ukrayna'da dünyaya geldi.

Orta halli torak sahibi bir ailenin çocuğu olan Gogol, genel itibariyle Kazak etkisi altında büyümüştür, bu durum eserlerine de yansıyacaktır. Gençlik zamanlarında edebiyata, özellikle de şiire ilgi duymaya başlayan Gogol, genç yaşlarda yetim kalınca Petersburg'a giderek çalışmaya başlar. Gogol’un ilk ciddi ve dikkat çeken eserleri Ukrayna hayatı ile, halk deyişleri ile süslü halk hikâyeleridir.
Gogol, 1831-32 yıllarında yazdığı bu hikâyeleri, "Dilanka Yakınlarındaki Çiftlikte Akşam Toplantıları" isimli kitapta topladı. Bu öyküler, Rus edebiyat dünyasında Gogol’un birden parlamasına ve yazarlar arasında tanınmasına yol açar.
1835 senesinde "Mirgorod ve Arabeski" adlı eserlerini yayımlar. Bu kitaplarında halk hikâyeleri, özellikle Kazak geçmişini işlemiştir.
Büyük komedisi "Müfettiş" isimli eseriyle bürokrasiyi alay derecesinde eleştiren Gogol, eserinin sahnelenmesi ile tüm şimşekleri üzerine çeker ve tepkiler yüzünden vatanından ayrılmak zorunda kalır.
Daha sonraları "Ölü Canlar" ve "Palto" eserlerini yayınlar. Palto eseri için ünlü yazar Dostoyevski; "Hepimiz paltonun cebinden çıktık" demiştir.
 Palto, dönemin hükumetinin ve aristokratların tepkisini çeker. Rus insanını aşağılamakla suçlanan Gogol'un esas amacı, eserinde halkı anlattığı şekle getiren başarısız idarecileri eleştirmekti. Bu dönemdeki baskılardan oldukça etkilenen Gogol, psikolojik olarak da rahatsızlanmaya başlıyordu.
Yazarlıkta her zaman Puşkin'i örnek almıştır. Puşkin'in ölümünden sonra ünü daha da artan Gogol, ününün artmasından sonra kendini toplumun öncüsü olarak görmeye başladı. Kendine, toplumu geliştirmek, insanlara yol göstermek gibi görevler edinir. Eskisinden daha dindar bir hayat yaşamaya başlar ve eskiden eleştirdiği kiliseyi bile över.
4 Mart 1852 tarihinde, kırk iki yaşında hayatını kaybeder.

ESERLERİ
İki Soylu Kişinin Öyküsü
Masallar
Müfettiş
Palto
Ölü Canlar
Burun
Bir Delinin Hatıra Defteri
Portre
Eski Zaman Beyleri
Taras Bulba
Fayton
Kumarcılar
Dava
Evlenme
Petersburg Hikayeleri
Dikanka Yakınlarındaki Bir Çiftlikte Akşam Toplantıları

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder