4 Kasım 2022 Cuma

WİLLİAM FAULKNER "AĞUSTOS IŞIĞI"

 #WilliamFaulkner 📚 #AğustosIşığı


Özgün adı ile "Light in August" olan "Ağustos Işığı" Nobel Ödüllü yazar William Faulkner’ın 1932 tarihinde yayımlanan ırkçılık sorununu ele aldığı başyapıtlarından biridir.

Yazar, Amerika’daki Irkçılık sorununu; baba tarafından zenci kanı taşıyan beyaz bir adam olan Joe Christmas’ın hayatını merkez alarak deşmiş, iç içe öykülerle şekillendirmiştir.

Çocukluğundan itibaren lanetlenmeye ve suç işlemeye alışkın olan Joe Crhristmas, ırkçılığın üretetiği kötü karakterlerlerden sadece birisidir, işlemek zorunda kaldığı suçlar yüzünden sürekli kaçmakta ve gittiği her yerde bir başka kötü olaya karışmaktadır. Ne yöne gitse dışlanmışlığın kısır döngü içinde kalan Joe Christmas her yere, herkese yabancı olduğunu hisseder. 

Roman, aşağılanmaya alışmış, hor görülmeyi kanıksamış bir adamın kötülüklere kötülükle cevap vermesiyle ırkçılığın ve buna bağlı davranışların doğurduğu ağır sonuçları aktarmaya çalışmıştır.

#altınıçizdiğimsatırlar 📝

* En derin kitap bile nasıl yanlış çıkıyor hayata uygulanınca.

* Görünü­şe bakılırsa, insan hemen hemen her şeye dayanabiliyor. Hiç yapmadığı şeylere bile dayanabiliyor. Bazı şeylerin dayanıl­maz olduğu düşüncesine bile dayanabiliyor. Şöyle bir ken­dini bırakıp otursa, ağlasa, bunu yapmayacağını bilmeye de dayanıyor. Arkasına bakmamaya bile dayanıyor, bakmanın ya da bakmamanın bir işine yaramayacağını bildiği halde.

* İnsanlar tuhaf oluyor. Bir düşünceye ya da herhangi bir şeyi yapmaya kapılamazlar yeni bir sebep bulamadıkça. Ve sonra yeni bir sebep bulunca, hemen degişiverirler zaten.

* Bütünüyle köksüz bir hava vardı üstünde, sanki onun olan hiçbir kasaba ya da kent yokmuş gibi, hiçbir sokak, hiçbir duvar, evi olsn hiçbir toprak parçası yokmuş gibi. Ve bilgisini her zaman yanında bir sancak gibi taşıyordu sanki, insafsız, yapayalnız ve neredeyse gururlu bir havayla.

*Bir insan her zaman şimdi çektiği sıkıntılardan çok ileride çekebileceği sıkıntılardan korkar. Bir değişikliği göze alamaz da, alışık olduğu sıkıntılarına dört elle sarılır. Evet. Çoğu adam yaşayan insanlardan nasıl kaçıp kurtulmak istediğini anlatır. Ama ölü insanlardır zarar veren. Sessizce bir yerlerde yatıp onu yakalamaya çalışmayan ölülerdir, kaçamadığı.

* Boş bir sokakta yürüyen bir büyük adam kadar yapayalnız görünen bir şey yoktur yeryüzünde.

* Az zamanda öğreteceğim sana, en fazla tiksinilecek iki şeyin miskinlik ve boş düşünce, iki erdemin de çalışma ve Tanrı korkusu olduğunu.

* İnsan yapıyor yaratıyor, taşıyabileceğinden ya da taşıması gerekenden çok fazlasını. Böylece anlıyor her şeye katlanabileceğini.

* Vicdanın kabul edemediği şeyi yara kabuğu gibi koparabilmek insan zihninin faydalı bir yeteneğidir.

* Bir insanın kötü olmadan yapabileceği gizli şeyler vardır, muhterem. Başkalarına nasıl görünürse görünsün.

* Bir başka kadının ayağını yerden ilk keseceklerden biri de kendisidir, ama bir başına bütün memleketi yürüyerek dolaşır hiç utanç duymadan; çünkü bilir ki insanlar, erkekler, ona yardım edeceklerdir. Kadınlara aldırış bile etmiyor. Ona bu dert bile sayamadığı şeyi veren kadın değildi ki.

* Bir kadın evlenmeyegörsün ya da evlenmeden şişirsin göbeğini, o anda kadın soyundan ve cinsinden ayırır kendini ve hayatının geri kalanını erkek soyuyla birleştirmeye çalışarak geçirir. İşte bunun için enfiye kullanır ya da sigara içer ya da oy vermek isterler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder