18 Mart 2022 Cuma

MİLAN KUNDERA " VAROLMANIN DAYANILMAZ HAFİFLİĞİ"

  #MilanKundera 📕 #VarolmanınDayanılmazHafifliği 



Çek asıllı Fransız yazar Milan Kundera tarafından yazılan ve felsefi roman türünün başarılı örnekleri arasında yer alan “Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği”, dört farklı karakter çerçevesinde aşk, cinsellik, aile, gelenekler, otorite, inanç, varoluşçu felsefe, politika, komünizm, savaş kavramlarını irdelemektedir. Roman 1968 Prag Baharı sonrası ve 1986 yılında SSCB'nin Çekoslovakya’yı işgal etmesiyle bağlantılı olarak Tomas, Tereza, Sabina ve Franz adlı karakterlerin hayatlarına nasıl yansıdığı ve birbirleriyle kurdukları ilişkiler anlatılmaktadır. Roman 1982'de Çek dilinde yazıldığı halde ülkesindeki Komünist rejimle ters düşüp Fransa'ya göç edip Fransız vatandaşı olan yazarın eseri ilk kez 1984 yılında Fransa’da Fransızca olarak basılmış, ancak ertesi yıl orijinal dilinde yayımlanmıştır. Eser 1987'de aynı isimle sinemaya da uyarlanmıştır.


#Altınıçizdiğimsatırlar 📝

* Ebedi dönüş düşüncesinde gizemli bir yan vardir ve Nietzsche öteki düşünürleri sık sık şaşırmıştır bu düşüncesiyle; düşünün bir kere, her şey tıpkı ilk yaşandığı biçimiyle yineleniyor ve yinelenmenin kendisi de sonsuza kadar koşuluyla yineleniyor! Ne anlama gelir bu çılgın mitos?

* Yaşamlarımızın her saniyesi sonsuz kere yineleniyorsa, İsa'nın çarmıha çivili olduğu gibi biz de sonsuzluğa çivilenmişiz demektir.

* Sadece bir tek hayat yaşadığımız için bu hayatı öncekilerle karşılaştıramaz ya da kusurlarımızı gelecekteki hayatlarımızda gideremeyiz; bu nedenle de ne istediğimizi bilemeyiz.

* Beden bir kafesti ve bu kafesin içinde bakan, dinleyen, korkan, düşünen ve hayretlere düşen bir şey vardı; bu bir şey, beden çıkarıldıktan sonra geriye kalan, ruh idi.

* Toplama kampı, insanların sıkış tıkış, gece gündüz sürekli bir arada yaşadıkları bir dünya'dır. Acımasızlık ve şiddet yalnızca ikincil (ve hiç de vazgeçilmez olmayan) niteliklerdir. Toplama kampı, kişinin özel yaşamının tamamen ortadan kalkmasıdır.

* Roman kişileri insanlar gibi kadından doğmaz; yazarın henüz hiç kimse tarafından keşfedilmediğini ya da hakkında önemli bir şey söylenmediğini düşündüğü temel bir insani olasılığı bir fındık kabuğunun içine sığdıran bir durum, cümle ya da eğretilemeden doğarlar.

  Ama bir yazarın ancak kendini anlatabileceği de doğru değil midir?

* Hüzün, son duraktayız demekti.Mutluluk, birlikteyiz, demekti. Hüzün biçimdi, mutluluk içerik. Mutluluk hüznün uzamını dolduruyordu.




 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder