7 Ekim 2021 Perşembe

LEV NİKOLAYEVİC TOLSTOY "DİRİLİŞ"

 

#Tolstoy 📚 #Diriliş 📖

"Diriliş" (Воскресенье) Tolstoy’un 1899'da yazdığı hukuk ve bürokrasi hicvi olan başyapıtıdır. Yazar, ruhani bir dirilişi konu aldığı eserde toplumsal eşitsizliği, sömürüyü, Rus ceza hukukunu eleştirmiştir.
Tolstoy, suç ve suçluluk duygusunun arka planında Nehlüdov karakteri
üzerinden kendi dünya görüşünü, kişisel değişimlerini, hayat felsefesini,
dini inanç arayışını ve anlayışını aktarmıştır. Tolstoy kendi yaşamını ve yaşamındaki ideolojik, teolojik, sosyolojik, psikolojik gerilim ve gelişimleri karakterine yönelterek yansıtmıştır. Yarattığı karakter gibi Tolstoy da manevi arayışlar içinde, ahlaki yetkinliğe ulaşma çabasıyla, kendini ve çevresini yargılayarak, hayatı anlamlandırmaya çalışıp ruhunda yaşadığı değişime bir yön vermek istemiş ve kendi hayat felsefesini oluşturmaya çalışmıştır.

Romanda, Nehlüdov karakterinin bedensel zevki uğruna işlediği bir hatanın neden olduğu trajik durumla yıllar sonra yüzleşmesi ve ruhunu kötülüklerden arındırma yolunda sarf ettiği çaba anlatılır ve vicdan azabına, insan fıtratına; insanların en doğru olanları yapıp yapamayacağı sorularına, genlerinde kötülük olan insanların bunu düzeltip düzeltemeyeceklerine yönelik konulara değinilirken, ahlaki değerlere vurgu yaparak insan ruhunun, vicdanının ve inancının toplum tarafından öldürüldüğü dile getirilmiştir.

Eserin otobiyografik nitelikleri barındırmasının yanı sıra dönemin sosyolojik sorunları, eşit olmayan toplumsal düzen, dini yozlaşma, hukuk düzeninin adaletsiz tarafları eleştirilip vicdan ve adaletin yeniden doğup doğamayacağı sorgulanmıştır.

 



 ALTINI ÇİZDİĞİM SATIRLAR 📝

* Her insan, bir işi yapabilmek için bu işin iyi ve önemli bir iş olduğunu kabul etmek zorundadır. Bu yüzden de insan hangi durumda olursa olsun yaptığı işin kendisine önemli ve iyi görüneceği bir yaşam görüşü oluşturur mutlaka.

Genellikle bir hırsızın, katilin, hafiyenin, fahişenin yaptıkları işin kötülüğünü kabul ederek bu işten utanacakları düşünülür. Oysa tam tersi olur. Kaderin ve işledikleri günahlarla yaptıkları hataların sonucunda malum duruma düşmüş olan insanlar, ne kadar yanlış olursa olsun, kendilerine öyle bir yaşam görüşü oluştururlar ki, içinde bulundukları durum onlara iyi ve saygın bir durum olarak görünür. Bu görüşü desteklemek için de yaşamla ve bu yaşam içindeki yerleriyle ilgili oluşturdukları anlayışın kabul gördüğü bir insan çevresinde bulunurlar içgüdüsel olarak. İş, becerikliliğiyle övünen hırsızlara, ahlaksızlığıyla övünen fahişelere, acımasızlığıyla övünen katillere gelince şaşırıp kalırız. Ama bu şaşkınlığımızın nedeni sadece bu insanların çevresinin, ortamının sınırlı bir çevre ve ortam olması ve asıl önemlisi de bizim bu çevrenin dışında bulunmamızdır. Ancak zenginlikleriyle yani yağmacılıklarıyla övünen zenginler, zaferleriyle yani işledikleri cinayetlerle övünen komutanlar, güçleriyle yani zorbalıklarıyla övünen hükümdarlar için de aynı şey geçerli değil midir? Bu insanların durumlarını haklı göstermek için yaşam anlayışlarını, iyilik ve kötülük anlayışlarını çarpıttıklarını görmememizin tek nedeni, bu tür çarpık anlayışlara sahip insanlar çevresinin daha geniş olması ve bizim de bu çevreye ait olmamızdır.

* İki yıldır günlük yazmadım. Bu çocukça şeyi bir daha hiç elime almayacağımı sanıyordum. Oysa çocukça bir şey değil bu, insanın kendisiyle, her insanın içinde yaşayan ilahi ben'iyle konuşmasıdır. Bu ben iki yıldır uyuyordu ve benim konuşacak kimsem yoktu.

* O zamanlar önünde sonsuz olanaklar bulunan, canlı, özgür biriydi. Şimdi ise aptal, boş, amaçsız ve hiçbir anlamı olmayan bir hayatın ağlarına kıskıvrak yakalanmış hissediyordu kendini. Bu ağdan hiçbir çıkış yolu görmüyordu, zaten çıkmak isteği de yoktu. Bir zamanlar dürüstlüğüyle nasıl gururlandığını, doğru söylemeyi her zaman kendine kural edindiğini, gerçekten de hep doğru sözlü biri olduğunu, şimdiyse boğazına kadar yalana, çevresindeki herkesin doğru olarak kabul ettiği en korkunç yalana battığını anımsadı. Ve bu yalandan kurtuluş yoktu, en azından kendisi bir kurtuluş yolu görmüyordu. Bu yalana batmış, alışmış, içine yan gelip yatmıştı.

* İçinde koşmaya başlamış olan pişmanlık duygusuna boyun eğmemişti hâlâ. Bunun, geçip gidecek ve yaşantısını bozmayacak bir rastlantı olduğunu düşünüyordu. Odalara pisleyen ve sahibi tarafından ensesinden yakalanıp burnu yaptığı pisliğe sokulan bir köpek yavrusunun durumunda hissediyordu kendini. Yavru köpek ciyak ciyak bağırıyor, badger diye işin sonuçlarından olabildiğince uzaklaşmak ve bunları unutmak için geri geri kaçmaya çalışıyor ama insafsız sahibi buna izin vermiyordu. O da yaptığı fenalığı aynı şekilde hissediyordu. Sahibinin güçlü elini de hissediyordu ama yaptığının anlamını hâlâ kavrayamıyor, sahibini tanımıyordu. Karşısında duran şeyin kendi eseri olduğuna inanmak istemiyordu hâlâ. Ancak görünmez, insafsız bir el onu yakalamıştı ve kurtulamayacağını artık seziyordu. Hala kabadayılık taslıyor ve her zamanki alışkanlığıyla ayak ayak üstüne atmış, pince-nez'siyle (kelebek gözlük) dikkatsizce oynayarak birinci sıranın ikinci sandalyesinde kendinden emin bir pozda oturuyordu. Bununla birlikte sadece yaptıklarının değil, aynı zamanda bütün işsiz güçsüz, uçarı ve kendini beğenmiş yaşantısının acımasızlığını, alçaklığını, adiliğini artık ruhunun derinliklerinde duyuyordu ve bütün bu on iki yıl boyunca işlediği bu suçu da, daha sonraki yaşamını da kendisinden bir mucize eseri gizlemiş olan bu korkunç perde artık sallanıyor ve o, bu perdenin arkasına arada bir göz atıyordu.

* Bütün insanlarda olduğu gibi, onun içinde de iki insan vardı. Biri, başkalarına da yarar getirecek iyilikler peşindeki ruhsal insan, diğeri yalnız kendisi için iyilik arayan ve bu iyilik için dünyanın bütün iyiliklerini gözden çıkarmaya hazır tensel insan.

* "İşte artık benim hayatımın işi de bu. İşin biri bitti, öbürü başladı."

O geceden sonra onun için yepyeni bir hayat başlamıştı. Bunun nedeni yeni bir yaşama adım atmasından çok, geride kalan zaman içinde başından geçenlerin kendisi için eskiye oranla son derece farklı bir anlam kazanmış olmasıydı. Yaşamındaki bu yeni dönemin nasıl sonuçlanacağını ise gelecek günler gösterecekti.

* Süngerin suyu emdiği gibi o da bu kitapta karşısına çıkan gerekli, önemli ve sevinçli şeyleri emiyordu. Ve okuduğu her şey bildik geliyor, çoktandır bildiği ama daha önce tümüyle anlamadığı ve inanmadığı bir şey kanıtlanmış, kavranmış gibi geliyordu.

* Tüm insanlar kısmen kendi düşüncelerine, kısmen de başkalarının düşüncelerine uygun olarak yaşarlar ve hareket ederler.

İnsanlar arasındaki en önemli farklardan biri, insanların ne dereceye kadar kendi düşüncelerine göre, ne dereceye kadar başkalarının düşüncelerine göre yaşadıkları konusunda ortaya çıkar. Bazı insanlar çoğunlukla kendi düşüncelerinden zeka oyunu olarak yararlanırlar, kendi akıllarını aktarma kayışı çıkarılmış bir çark gibi görürler, davranışlarında düşüncelerine, geleneğine, yasasına uyarlar; diğerleri ise kendi düşüncelerini bütün davranışlarının en önemli harekete geçirici gücü sayarak hemen hemen her zaman kendi akıllarının istediği şeylere kulak verirler ve ona uyarlar, ancak arada sırada da başkalarının kararını uygun görürler, tabii ki bu kararı eleştirdikten sonra yaparlar bunu.

* Yeni, bilinmeyen, çok güzel bir dünyayı keşfeden bir gezginin sevincini duyuyordu içinde.

* Kendisi aydınlıktan nasibini aldıktan sonra elindeki ışığı asıl kullanması gereken yere, yani cahillliğin karanlığından kurtulmaya çalışan halka yardım etmeye değil, halkı bu karanlığın içine iyice gömmeye çeviren acımasız insanların geçmişte de şimdi de var olduğunu aklına bile getiremezdi.

* Bütün kötü davranışların kaynaklandığı düşünceler vardır. Kötü bir davranışı yinelemek ve bundan pişmanlık duymak mümkündür, kötü düşünceler ise kötü davranışları doğurur.

Kötü davranış yalnızca başka kötü davranışların yolunu düzler, kötü düşünceler ise karşı konuşamayacak şekilde bu yolda yürümeye çağırır.


📌 Kronolojik Sıralayla Tolstoy Okuma Rehberi 📖

* Çocukluk, Gençlik, İlkgençlik (İletişim Yayınları) (1852 - 1857)

* Öyküler (İletişim Yayınları) (1856 - 1906)

* Sivastopol (İş Bankası Kültür Yayınları) (1855 - 1856)

* Aile Mutluluğu (İletişim Yayınları) (1859)

* Kazaklar (İş Bankası Kültür Yayınları) (1863)

* Savaş ve Barış (İş Bankası Kültür Yayınları) (1869)

* Kafkas Tutsağı (İş Bankası Kültür Yayınları) (1872)

* Anna Karenina (İş Bankası Kültür Yayınları) (1877)

* İtiraflarım (Antik Yayınları) (1880)

* İnsan Neyle Yaşar? (İş Bankası Kültür Yayınları) (1885)

* İvan İlyiç'in Ölümü (Can Yayınları) (1886)

* Kreutzer Sonat (İş Bankası Kültür Yayınları) (1889)

* Efendi ile Uşağı (İş Bankası Kültür Yayınları) (1895)

* Sanat Nedir? (İş Bankası Kültür Yayınları) (1897)

* Diriliş (İş Bankası Kültür Yayınları) (1899)

* Hacı Murat (Can Yayınları) (1912 - 1917)


* Henri Troyat "Tolstoy Biyografisi" (İletişim Yayınları)







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder