21 Şubat 2021 Pazar

GABRİEL GARCİA MARQUEZ "KIRMIZI PAZARTESİ"



#GabrielGarciaMarquez 📚

“Kırmızı pazartesi”, özgün adı ile “Crónica de una muerte anunciada “ Kolombiya asıllı Nobel Edebiyat Ödüllü yazar Gabriel Garcia Marquez 'in polisiye-macera türündeki başyapıtıdır.

Kırmızı Pazartesi, Gabriel García Márquez’in çocukluk yıllarında yaşadığı bir kasabada meydana gelen, herkesin işleneceğini bildiği ama hiç kimsenin de engel olmak için hiçbir şey yapmadığı bir namus cinayetini konu edinmektedir. Ölüm daha ilk paragrafta söylenir, ancak gerilim son satıra kadar şiddetini artırarak sürer.

Kırmızı Pazartesi, bir cinayetin arka planında toplumun ahlak yapısıyla örtüşen ortak davranışın portesini çizmektedir. Kitapta tüm kasaba tarafından işleneceği bilinen bir cinayetin kimse tarafından engellenmeye çalışılmaması hatta cinayetin gerçekleşmesine tepkisizlikle önayak olması vurgulanmaktadır. Namus cinayeti ele alınırken toplumsal değerlerin birey üzerinde oluşturduğu baskı da işlenir. Kasabalılar, namus uğruna işlenecek bir cinayet karşısında sessiz kalmanın toplum vicdanını rahatlatacağını düşünürler. Ayrıca iyi huylu olduğu düşünülen ikizlerin kimseyi öldüremeyeceğini söyleyip öldürme eyleminin nasıl olsa gerçekleşmeyeceği iddiasında bulunarak işin içinden sıyrılmayı seçerler. Cinayeti işleyen ikiz kardeşler mahkemede cinayeti meşru müdafaa gereği işlediklerini beyan ederler böylece hem halk nezdinde hem de adalet önünde suçsuz sayılacaklarını umarlar ayrıca din kurumu da namus söz konusu olduğunu için onlarin yanında yer almayı uygun görür. Roman karakterleri arasında  Santiago Nasar'ın suçsuz olabileceğini düşünen tek kişi anlatıcıdır. Santiago Nasar'ın başına gelenler, toplum karşısında bireyin tek başınalığına ve çaresizliğine dikkat çeker. Tüm kasaba halkı bir araya gelerek onun sonunu hazırlamıştır. Nasar'ın ölüm sahnesinin çarpıcı bir şekilde tasvir edilerek toplum vicdanında açılmak istenen bir yarık oluşturulmuştur. 

Yazar eserinde konuyu başkalarının ifadelerine yer vererek röportaj tekniğiyle kaleme alırken bir yandan karakterleri ve toplumu tanıtır, diğer taraftan cinayeti araştıran bir anlatıcı tarafından aktarır böylece romandaki namus cinayetinin kurbanı Santiago Nasar ve cinayeti işleyen ikiz kardeşler hakkında da başkalarının verdiği bilgileri toplayarak bu yolla okuyucunun karakterleri başkalarının bakış açısıyla da tanımasına yol açmaktadır. Röportaj tekniğiyle kahramanların iç dünyalarını ve bakış açılarını da yansıtan yazar, eserde yer verdiği röportajlara kahramanların cinayet günü, havanın durumu hakkında farklı bilgiler vermesine bağlı olarak kahramanların Santiago Nasar ve olayla ilgili yaklaşımlarını da göstermekte, farklı görüşleri yansıtarak kahramanların iç dünyaları hakkında fikir edinmemizi de sağlamaktadır. 

Bireyler arasındaki uyumsuzluğa karşın, yazar, toplumu aynı olaylara aynı tepkileri veren, aynı değer yargılarına sahip olan bir kitle olarak tanıtmaktadır. 

Yazar, cinayeti sadece anlatıcının ağzından ve bakış açısından aktarmak yerine röportaj tekniğine başvurmasıyla pek çok kişinin izlenimiyle aktarmakta, böylece anlatıcısını da tarafsızlaştırmaktadır. Anlatıcı, farklı kahramanların farklı bakış açılarını onların ağzından vererek tarafsız olduğunu bu şekilde ortaya koymayı başarır. Gabriel Garcia Marquez, kahramanlara ve topluma dair bilgileri, romandaki zıtlıkları aynı anda gözler önüne sermektedir. Romanda, kahramanların taraf tutmalarının ortaya konmasıyla bu ironi yaygınlaştırılmaktadır.

Yazar olay örgüsü ile birlikte sınıfsal çatışma, ataerkil düzen, ahlaki değerler, vicdan, önyargı, namus, ötekileştirme, din gibi kavramlar üzerine toplumsal ve bireysel bakış acısını sunmaktadır.

Yazar cinayeti merkeze alarak toplumunun bir çözümlemesini yapmaktadır.





ALTINI ÇİZDİĞİM SATTILAR 📝

* Kader bizleri görünmez kılar.

* Bana bir önyargı verin, dünyayı yerinden oynatayım.

* İşleneceği böylesine açıkça duyurulmuş bir cinayetin hiçbir aksilikle karşılaşmadan gerçekleşmesi yolunda hayatın edebiyatta bile görülmeyen onca rastlantıdan yararlanmış olması ona büyük bir haksızlık gibi görünmüştü.

* Cinayeti engelleyebilmek için bir şeyler yapabilecekken yapamayanların çoğu, namus sorunlarının ancak faciada rol almış kişilerin erişebileceği kutsal alanlar olduğu bahanesiyle kendilerini avutmuşlardı.

* İçimizden hiçbiri kaderin onun için seçtiği yerin ve görevin neler olduğunu kesin olarak bilmeden hayatını sürdüremezdi.

* Hayatın en sonunda kötü bir romana bu kadar benzeyebileceğini kabul etmek gelmiyordu içimden.



#AlbayaMektupYok 📭



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder