8 Aralık 2020 Salı

ELİAS CANETTİ "MARAKEŞ'TE SESLER"

 



#EliasCanetti 📚 #MarekeşteSesler 📖

1905 yılında, Bulgaristan Rusçuk’ta doğan yazar Elias Canetti, "Geniş bakış açısı, fikir zenginliği ve sanatsal güç ile işaretlenmiş yazılarından mütevellit" 1981 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanmıştır.

Canetti'nin hem deneme hem de öykü denebilecek gözlem romanı olan eser, yazarın doğu gezisi sırasında edindiği izlenimlerden oluşmaktadır. Canetti'nin Fas'ta geçen kendi gözlemleri ve bakış açısıyla anlattığı insan ilişkileri, günlük yaşam ve çevre detaylıca betimlenmiştir.

Canetti’nin hâkim dilin etkisinde kalmamak için dilini ve kültürünü bilmeden yaptığı Fas gezisinden izlenimleri taşıyan, "Marakeş’te Sesler" adlı kitabı kısa hikayelerden oluşmakta ve eserin son kısmında yazarın kendine ait özdeyişler ve notları mevcuttur. Eser, gezi-anı kitabı niteliği taşısa da, kendisi de dininden dolayı tarihin bir bölümünde ötekileştirilmeyi yaşayan yazar, Batı tarafından sömürgeleştirilmiş ve geri kalmış " mistik, egzotik, zayıf, duygusal, tembel, acının, yenilginin adresi olan" ve sosyolojik konumundan ve ırklarından dolayı ötekileştirilen Dogu'da, ziyaret ettiği yerin, dilini ve kültürünü bilmeden, başka bir coğrafyanın özelliklerini, yaşadıklarını kendi penceresinden bakarak anlamlaştırmaya çalışmıştır. 

Yazar kitabın her bölümünde Marakeş yaşamının ilginç bir kesitini yansıtmıştır; deve pazarları, dilenciler, çarşılar, alıcı ve satıcılar arasındaki pazarlıklar, sokaklarda peçeyle dolaşan kadınlar, tembellik, yoksulluk, türbe, evliya, ve Doğu’yu betimleyen daha birçok imge, yazarın yorumlama ve yargılama dili kullanmadan yazmasıyla siyasal anlamda oryantalist bir edebi metinden ziyade Doğu’nun basit gözlemi, Doğu’yu öğrenme çabası olarak yorumlanabilir. 

Kitabının son bölümü, üç ciltlik yaşam öyküsünü anlattığı ‘Kurtarılmış Dil’ eserinden bir alıntıyla bitirmektedir. Bu alıntıda sürgün edilişini, Yahudiliğini ve Rusçuk’ta geçen yaşamını anlatan yazar, çocukluğunu yaşadığı coğrafyadaki çok dilliliğe ve etnik çeşitliliğe de vurgu yapmaktadır.






#MarekesteSesler 📖

ALTINI ÇİZDİĞİM SATIRLAR 📝

* Bir şey anlatayım diyorum, susar susmaz bakıyorum ki, söylediğim hiçbir şey yok ortada. Yalnızca bir cevher kalıyor geride, harikulâde parıltılar saçıyor ve sözcüklerle alay ediyor. Acaba Marakeş'te konuşulan dili anlamadım da bu dilin yavaş yavaş içimde benim anlayacağım dile dönüşmesi mi gerekiyor? Olaylar, görüntüler vardı Marakeş'te, anlamları sözcüklerle ne genişletip ne de kısıtlanabilen, ancak insanın içinde oluşup kendini açığa vuran sesler vardı, sözcüklerin ötesinde, sözcüklerin kendilerinden daha derin ve çok daha anlamlı sesler.

* Belki gereksindiği her şeye sahipti. Belki sahip olduğundan fazlasına ihtiyacı yoktu.

*Seni tanımayan her kişi özgürlüktür. Henüz toplanıp büzülerek seni içinde boğmayan her insan çevresi özgürlüktür. Başkaları tarafından dikkate alınmadığın süre özgürsün. Başkalarınca sevilmediğin süre özgürsün.

* Okumadan kitabı uzun bir süre yanınızda bulundurmanız gerekmiştir; kitabın yolculuğa çıkması, uzamda bir yer tutması, bir yük oluşturması gerekmiştir. Ama yolculuğun son durağına ulaşmıştır artık, kendini açığa vurma zamanı gelip çatmıştır, sizinle suskun yaşadığı yirmi yılın üzerine saçar simdi ışığını. Bütün zaman suskun durmasaydı, söyleyeceği o kadar çok şey de olamazdı. Bu durumda hangi budala kitabın hep aynı içeriği kendisinde barındırdığını söylemeye kalkabilir.










 





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder