9 Aralık 2020 Çarşamba

SAİT FAİK ABASIYANIK " SEMAVER "

 #SaitFaikAbasıyanık 📚


#Semaver 📝

Semaver, Sait Faik Abasıyanık'ın 1936'da yayınlanan ilk kitabıdır. 

Yazar, hayatın güzelliğini, insan sevgisi ve insanların iyilikleriyle dolu olduğunu işler öykülerinde. Karşılaştığı her aksiliğe rağmen insanlara duyduğu sevgi azalmaz.

Kitaba ismini veren Semaver'de bir fabrika çalışanının yaşamı anlatılır. 

Kitabı üç bölümde ele alırsak:

İlk bölümdeki hikâyelerde yazarın çocukluğunun geçtiği Adapazarı ve çevresi anlatılmaktadır. Betimlemelere geniş yer verilen bu öykülerde, yazar oyunlar oynadığı kırları anlatır.

İkinci bölümde çoğunlukla İstanbul'da geçen ve yazarın kendi tecrübelerinden yola çıkarak yazdığı öyküler yer alır. 

Kitabın son bölümü Sait Faik'in Fransa'da geçirdiği günlere göndermeler yer alır. 


Kitaba adını veren ilk hikaye, İstanbul’da bir fabrikada işçi Ali’nin annesiyle geçirdiği mutlu günleri anlatır. Olay örgüsü Ali'nin annesinin kendisini her sabah ezanıyla kaldırıp, hazırladığı kızarmış ekmek ve kaynayan semaverin kokusuyla odaya küçük dünyalarına kattığı sıcaklıkla başlar. Semaver onları her sabah hayata yeniden bağlayan, evlerinin mutluluğu, saadeti, huzurlu yaşamlarının bir temsilidir.

Ali annesini bir sabah vakti, semaverin başında ölü bulur. Evlerinin mutluluk kaynağı olan “Semaver” bir daha kaynamaz çünkü Ali için semaver o günden sonra bir sıcaklık sembolü değildir. Makineleşen, ötekileşen Ali'nin hayat karşısındaki benlik kazanma mücadelesi başarısızlıkla neticelenir, fakirliğin soğukluğu sarar, Ali umutsuzluğa düşer, kendini iyice yalnız hisseder ve kendisini ayağa kaldıracak bir dal bulamaz ve annesinin ölümünü hatırlatan semaveri de ortadan kaldırır. Eserdeki diğer dokuz öyküde de günlük hayatta rastlanacak sıradan insanların yaşamları ve onlar için anlam ifade eden çeşitli eşyalarla olan ilişkileri ele alınır.


ALTINI ÇİZDİĞİM SATIRLAR 📝

* Sevmekten korkuyorum. Başka arzular, ihtiraslarla atıldığım yolda beni avare ve çırılçıplak, başı her manada boş bırakacak yalnız bir şey olduğunu biliyorum ve ondan karanlıktan, riyadan, zulümden, hürriyetsizlikten korkar gibi ürküyorum.

* Ve denize bir dakika durup bakmaya vakitleri olmadığını söyleyen bu insanlar ne zevksiz mahluklardı.

* Küçük şeyleri unutamayanlar, en geri hatıraları da unutamayanlardır. Hafızalarının bu bahtsız kuvveti karşısında hiçbir memleket, hiçbir vatan tutamadan her yeri, her şeyi severek öleceklerdir.

* Hepimiz, sırtımızda ve elbisemizin altında, gözlerimizin içinde bir müstakbel ölü gezdirmiyor muyduk?



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder