2 Aralık 2019 Pazartesi

LOUİS-FERDİNAND CELİNE ''GECENİN SONUNA YOLCULUK''



#Celine 📔 #GeceninSonunaYolculuk 

Louis-Ferdiand Destouches, bilinen adıyla Louis-Ferdinand Céline gözlemlerini ve görüşlerini şahsına münhasır bir tarzla, kullandığı farklı biçemiyle aktararak birçok yazarı etkilemeyi başarmış ve 20. yüzyıl Dünya edebiyatının en etkili yazarlarından biri olarak görülmüştür. Céline, çağdaş Fransız Edebiyatı'nın diğer yazarlarına nazaran belli bir edebi dili kullanmayı reddederek, sokak ağzına bürünmüş, sık sık devrik cümlelerle kaide ve kalıplardan sıyrılmış rahat bir uslubu tercih etmiştir.
Yazarın kaleme aldığı son eser olan Gecenin Sonuna Yolculuk; şavaşın getirdiği katliamları çarpıcı şekilde anlatır. İnsanları; öfke, kin, nefret, korku, yoksulluk, yoksunluk, bıkkınlık, tükenmişlik, anlamsızlık, vurdumduymazlık, ihanet gibi insanlığın en aşağı katmanlarıyla yüzleştirir, isanın sefilliğini, bencilliğini en karamsar haliyle sunarken değer yargıları acımasız bir katı yüreklilikle eleştirir, ideallere örf ve adetlere, vatan-millet sevgisi adı altında açılan savaşlara isyan eder. İnsanın irtihal korkusunun cinnetle buluştuğu hastalıklı çetrefilli bir yolculuktur okura sunulan. Kimi zaman kararlılıkla kimi zaman sanrılarla yapılan yolculuğun, nereye götüreceğinin, neler buldurulacağının muğlalığıyla gecenin zifirine yine de umutla daldırmayı başarır yazar. Yarı otobiyokrafik olarak da nitelendirebileceğimiz ''Gecenin Sonuna Yolculuk'' kitabı ölüm ve deliliğin arasında kalmanın gel-gitleriyle boğuşturur, insanı her yönüyle yüzleştirir. 




#Altınıçizdiğimsatırlar 📝
* Savaş dediğiniz şey, anlamadığınız ne varsa odur.
* İnsanda düş gücü yoksa, ölmek fazla dert değildir, ama varsa da, o zaman ölüm fazlasıyla derttir.
* Her alanda, asıl yenilgi, unutmaktır
* İnsanların çoğu ancak son anda ölürler; kimileri ise yirmi yıl öncesinden, hatta daha bile erken başlarlar bu işe. Onlar işte dünyanın düşkünleridir.
* Basit bir hırsızlık yapılmışsa, hele sıradan gıda maddeleri ... O suçu işleyen kişi toplum gözünde mutlak biçimde yüzkarası olarak damgalanıyor, kesinlikle kınanıyor, en ağır cezaları hak ediyor, kendiliğinden onurunu yitiriyor ve alnındaki kara leke ömrü billah silinemiyor, bunu iki nedeni var , öncelikle bu tür cürümleri işleyen kişi genellikle yoksuldur ve bu zaten başlı başına vahim bir utanç vesikasıdır, sonra da, yapmış olduğu eylem topluma karşı üstü kapalı bir tür suçlama da içermektedir.
Fukaranın hırsızlığı haince bir ihkakı hak'ka dönüşüyor.. Dikkatinizi çekerim, ufak tefek aşırmaların cezalandırılması dünyanın her yerinde en katı biçimde uygulanır, yalnızca bir sosyal savunma yöntemi olarak değil, ama aynı zamanda, özellikle de tüm zavallılara yönelik ciddi bir gözdağı olarak, otursunlar oturdukları yerde, kendi sınıflarında, keyiflerine baksınlar, yüzyıllar boyunca ve sonsuza dek açlıktan ve sefaletten gebermeye güler yüzle razı olsunlar...
* İnsan gençliğinin büyük bir bölümünü beceriksizliklikler yaparak harcıyor.
* Gerçek, bitmek bilmeyen bir can çekişmedir. Bu dünyanın gerçeği ölümdür. Seçim yapmak gerek, ya ölmek ya da yalan söylemek.
* Güçlü bir iç yaşam kendi kendine yeterlidir ve yirmi yıllık buzulları bile eritecek güçtedir.
* Boş bir insan olmaktan hep ürkmüşümdür, yani var olmak için ciddi hiçbir nedenimin olmamasından.
* Doğamız gereği, o kadar kofuzdur ki , bizi gerçekten ölmekten alıkoyan tek şey eğlencedir.
* Felsefe yapmak denen şey, korkmanın başka bir çeşidinden ibarettir ve insanı olsa olsa alçakça düzmecelere sürükler.
* Belli imkânlardan yoksun insanların yaşamı, upuzun bir hezeyanın içindeki upuzun bir reddedilmeden ibarettir ve insan yalnızca sahip olabildiği şeyleri çok iyi tanıyabilir, yalnızca onlardan kurtulabilir.
* Herkesin geçip giden zamana ağıt yakma yöntemi farklıdır.
* En uzağa giden kişi tek başına yolculuk edendir.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder