2 Aralık 2019 Pazartesi

JAMES JOYCE "ULYSSES"


Ulysses  nam-ı diğer James Joyce’ un Ulu sesi
 Modern Edebiyatın Ulvi Sesi   





#Ulysses 📖
James Joyce’un bilinç akışı tekniğindeki ustalığıyla bir günlük zaman dilimini anlattığı eseri 20. yüzyıl edebiyatında modernizm  hakareketini başlatan kitaplardan biri olarak gösterilir. Ulysses Dublin’de geçen tek bir günü 16 haziran 1904 perşembe gününü anlatır. (James Joyce eşine aşık olduğu günü seçmiş). Kitapta üç karakterin hayatlarının yanı sıra, Dublin sokakları ayrıntılı bir şekilde tasvir edilmiştir. 
Kitabın derinliğinde insanların bir günün içine beşeriyete dair neler sığdırabildikleri, zihinlerinden akıp giden düşünceleri, geçmişle bugünün bağları ve çalkantıları yer alır. Kahramanları gün boyunca takip eden olay örgüsü bilinç akışı tekniğiyle bulmacaya dönüştürülür.
Leopold Bloom’un evinden çıkmasıyla başlayıp bir cenazeye iştirak etmesiyle devam edip  Dublin sokaklarında geçirdiği tek bir günde ana karakterin ağzından, sonra diğer önemli karakterin dilinden nakledilir. Eser, Homeros’un Odysseia’sı üzerine kuruludur, kitabın tümünde bir iç monolog söz konusudur. Stephen Dedalus Telamakhos'u( İthaki’nin kralı Odysseus ile Penelope’nin oğlu), Leopold Bloom Ulysses'i (İthaki’nin mitolojik kralı Odysseus) simgelemektedir. Joyce bu mitolojik paralellikle, yaşamın ve zamanın sürekli olduğunu anlatmak ister. Joyce'a göre, Homeros'un Ulysses'inin kahramanlık serüvenleri, her çağda başka boyutta yinelenmektedir. Joyce'un eserinde kahramanlar yazarın yaşadığı dönemdeki Dublin’nin yoksullarının dünyasındakilerle yeniden biçimlendirilir, her bölüm farklı bir saat diliminde, farklı bir mekânda geçer, cinas ve sembollerle bezenir. James Joyce’un Ulysses’iyle  Homeros’un Odysseia Destanı arasında birçok paralellik, simgesel koşutluk kurulur, sözcük oyunlarının izi sürülür. Yaşam ve ölüm arası süreç efsanelerle çevrelenmiştir ve sonsuza dek tekrarlanacağı öne sürülmüştür. İnsan bariz olana eğimlidir bu nedenle hayat sürekli tekrar eder felsefesi eserin temelini oluşturur. 

ALTINI ÇİZDİĞİM SATIRLAR 📝


* Öğrenmek için mütevazı olmak gerek. Ancak hayat en büyük öğretmendir.

* Haddini bilmenin en sağlam yolu onu zorlamaktan geçiyordu.

* Yol nedir ki : Başladığınız noktaya ergeç dönersiniz.

* Tarih, uyanarak kurtulmaya çalıştığım bir karabasandır.

* Hayatı hakikiyede görüldüğü üzre, tereddütler içinde ve zıt yönlere çeken şüpheleriyle harap vaziyetteki bir ruh, bir müşkülat ummanına karşı silaha sarılıyor.

* Hayatın katı hakikatleri karşısında ıstırap çeken o güzel tecrübesiz hayalperest. İnsan Goethe'nin hükümlerinin ne kadar doğru olduğunu anlıyor daima. Nihai analizde doğru çıkıyor hep.

* Babil'in kelime anlamı : Gökyüzünün kapısı. Ama BBL kökünden geliyor: Karış(tır)mak fiiliyle soy birliği taşıdığını biliyoruz. Karşılığın kaynağı Yahve'nin bir kararına dayanıyor demek:  Madem benimle boy ölçüşmeye kalkıştılar, bundan böyle anlaşamasınlar. Cıva gibi bölünüyor diller. Âdemoğlu'na indirilen ilk cezaları düşünürsek ( Cennet'ten kovulma, Nuh tufanı, Ninova'nın ya da Lût'un yerlebir edilmesi, vb.), en güçlü, etkisi en kalıcı cezanın olduğu tartışma gerektirmiyor:
Birbirinizi doğru dürüst anlayamayacak, birbirinizle kesin biçimlerde anlaşmaya varamayacaksınız.


* Para nedir bilmiyorsun henüz. Para kuvvettir. Sen de benim yaşıma geldiğinde. Biliyorum, biliyorum. Gençlik bilseydi. Ama ne demiş Shakespeare? Keseni doldur para.

* Başkalarının efendisi de olma, kölesi de.

* Ruhlarımız, günahlarımızın utancıyla yaralı, kene gibi yapışır bize, sevgilisine yapışan bir kadın gibi, daha da daha da.

* Şu edebiyatçılar ulvi kişiler hepsi de, hulyalı, gizemli, sembolist, estet oluyorlar. Şairane beyinlere özgü o dalgaları meydana getiren türden besinler olduğu muhakkak.

* Kral Lear 'deki şiirselliği okuduğumuz da, şairin nasıl yaşamış olduğundan bize ne? Yaşamın kendisine gelince, Villiers de l'lsle'nin dediği gibi, hizmetçilerimiz  bu işi bizim adımıza pekâlâ becerebilirler. Günün kulis dedikoduları, hangi şair kafayı çekmiş, hangi şairin kine borcu var, bunları merak edip kurcalamak niye? Elimizde Kral Lear var: Ölümsüz olan odur.

* Hayat, kötü bir kitabı okumayacak kadar kısadır.

*Shakespeare , dengesini yitirmiş tüm ruhların avlağı bir cennettir.

*Benim için bir şeyler yazmanı istiyorum, dedi. Şöyle zehir zıkkım bir yazı. Senin için zor olmaz. Yüzünden okunuyor.

*Tüm insanların bildiği kelime hangisidir?

*Kaçtığını düşünürken kendinle karşılaştın. Eve giden en kısa yol, en uzun olanıdır.





* NEVZAT ERKMEN 📖
James Joyce’un “Ulysses”ini de Türkçeye kazandıran, çevirmen ve yazar Nevzat Erkmen 15 Nisan 2020’de Covid-19 nedeniyle yaşamını yitirdi.
Nevzat Erkmen 1931’de İzmir’de doğdu.
İktisadi ve Ticari Bilimler Akademisi’nden mezun oldu. Milli Eğitim Bakanlığı’nın bursunu kazanarak, New York Üniversitesi’nde Pedagoji dalında yüksek lisans ve doktora çalışmaları yaptı.
1980’de Cumhuriyet gazetesinde Zekâ Oyunları köşesini yönetmeye başladı, World Puzzle Federation’ın (Dünya Zekâ Oyunları Federasyonu) kurucu üyesi ve Türkiye Temsilcisi oldu. 1992-2005 arasında Türk Beyin Takımı’nın kaptanlığını yaptı, 2005’te takımın Onursal Kaptanı oldu. 1995’te Türkiye Zekâ Oyunları Kulübü’nü kurdu ve Beyin Olimpiyatları’nda Türkiye’ye Dünya Üçüncülüğü kazandırdı.
1983’te psikanaliz, erotoloji, anlambilim, Geştalt Yaklaşımı, eski Meksika şamanlarının sonuncusu Don Juan’ın öğretileri, zen, yoga ve  aoculuk birikimlerini paylaşmak amacıyla Söz Yayın Oyunajans’ı kurdu.
James Joyce’tan yaptığı Ulysses (YKY, 1996) çevirisiyle aynı yıl The International James Joyce Foundation üyeliğine kabul edilen Erkmen, İrlanda Cumhurbaşkanı tarafından bir mektupla ödüllendirildi.
Türkiye Yayıncılar Birliği’nin Yılın Çevirmeni ödülünü ve Nokta dergisinin Doruktakiler 1996 Çeviri Ödülü’nü kazandı, 1998’de James Joyce Centre tarafından Dublin’de düzenlenen Bloomsday etkinliklerine katıldı.
Türk Dilinin Uyak (Kafiye) Sözlüğü’nü hazırladı, Jack Kerouac’ın Dharma Bums’ını Zen Kaçıkları adıyla Türkçeleştirdi, Şeyh Nefzavi’nin Itırlı Bahçe’sini çevirdi. Nevzat Erkmen son olarak Joyce’un Finnegans Wake’ini çeviriyor ve bu iki kitabın çeviri süreçlerini anlattığı Ulysses ve Finnegans Wake Güncelerini hazırlıyordu.






JAMES JOYCE 📚

Batı Edebiyatının en önemli kalemlerinden biri olan James Aloysius Joyce, 2 Şubat 1882 tarihinde İrlanda- Dublinde dünyaya gelmiştir. UIysses ve Finnegans Wake  gibi romanlarındaki deneysel dil kullanımı ve yeni anlatım teknikleriyle önem kazanmıştır.
Edebiyat dünyasına farklı bir üslup getiren James Joyce, Cizvit okullarında ilk eğitimini almaya başlamıştır. Clongo Wood Collegede bir süre okuyan Joyce, daha sonra maddi nedenlerden dolayı söz konusu okuldan ayrılmıştır. Daha sonra Joyce, üniversite eğitimini modern diller ve felsefe üzerine yapar. Yine bu yıllarda usta yazar Henrik Ibsene merak salar ve Dan- Norveç dilini öğrenir.
Henrik Ibsenin “Biz Ölüler Uyuyunca” adlı tiyatro oyunu hakkında bir yazı yazar ve yazı bir dergide de yayımlanır. Yazma yeteneğini bu şekilde gösteren James Joyce, bu yıllarda şiire de merak salar. Bir yandan şiirler, bir yandan da "epifanyalar" olarak adlandırdığı kısa düzyazı metinler kaleme aldı.
Epifanya (epifani) terimi, Eski Yunan'da tanrıların ilahî özelliklerini ölümlülere göstermesi anlamına gelir. Joyce bu sözcüğü, bir kişi ya da nesneyle ilgili asıl gerçeğin birdenbire ortaya çıktığı anları dile getirmek için kullandı. Deneysel "epifanyalar'ı sayesinde gözlemlerini ayrıntılı olarak ve özlü bir üslupla yazıya geçirebildi.
Joyce, 13 Ocak 1941 tarihinde Zürihte yaşama veda eder.

James Joyce Kitapları: Dublinliler, Sürgünler, Giacomo Joyce, Sanatçının Mektupları, Oda Müziği, Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi, Ulysses, Finnegans Wake



#Ulysses 📕





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder